27 Aralık 2013 Cuma

2013 bitiyor...

      Can ile birlikte bir seneyi daha devirdik. Onunla olan her yıl ayrı bir keyif...Hele büyüdükçe, çenesi iyice düştükçe :)... Tabi bu keyifli zamanlara yemek yeme, uyuma, terrible two ve horrible tree kriz anlarımızı katmıyorum :) 

       Can bu sene yılbaşı-yılbaşı ağacı- noel baba ve dolayısı ile hediyeler konusunda çok bilinçli ve beklentili idi...Geceyi hediye açarak geçirdi desem yeridir...

       Neler mi oldu bu sene? Can ile daha çok zaman geçirdiğimiz için onun her anını daha iyi izleme şansına sahip oldum. İstediklerini çok net ifade etmeye başladı, keyif aldığı ve almadıklarınıda...Sevdiği birkaç şeyi .çoğunlukla uyku saatinde yemek istediğini söylemeye başladı. tuvalet sorunu ise hala bir sorun...bilinçli olarak altına yaptığı zamanlar hala mevcut... Arkadaş kavramı iyice oturdu. sevdiği, çok sevdiği arkadaşlarını ifade ediyor artık. Ne yazıkki en büyük zevkleri arasında İpad'e oyun indirmek var. Oynamaktan çok indirmeyi seviyor hatta...Müzik amcada öğrendiği şeyleri evde defalarca tekrar etmeyi... Saklanbaç-Körebe ve tabikide arabaları ile oynamayı... ama hala oynarken benim aynı odada olmamı istiyor. bu sene anneannesinden almaya gittiğimde çoğunlukla biraz daha kalmak istedi her dönüşümüz kabus oldu. Partilere bayılıyor...İstediklerinin olması konusunda daha ısrarcı sanırım bu bu yaştaki kendini kabul ettirme çabasının bir gereği...

11 Aralık 2013 Çarşamba

İlk profesyonel saç kesimi


         Artık aynı tip ve yamuk yılık kesimlerime ara verip profesyonel ellere bırakmaya karar verdik saçlarımızı. Sağolsun dilek Teyzemiz bizzat eve kadar geldi bu görev için. Oyun gurubumuzun kuaförü olsu :) Can benden başka kimseye o güne kadar saçlarını elletmediği için çok korkuyordum kestirmez diye ama hem Derin'in annesi olması hemde İpadden indirmek üzere anlaştığımız birkaç oyun karşılığında çok güzel oturdu ve kesme işlemi başarı ile sonuçlandı. İlkti...ve artık bana kestirmiyor :( dilek teyzesi kesecekmiş öyle diyor...

10 Kasım 2013 Pazar

OYUN GURUBU EV GÜNLERİ BAŞLADI...



         Bu sene oyun gurubu ev toplantılarının ilki bizde olacaktı. Aslında çok tedirgindim. Uzun zamandır dışarıda buluşuyorduk ve çocuklar evde birbirlerinin eşyalarını paylaşmayı unutmuşlardı. Dahası bu sene hepsi daha ben merkezli idi. Küçüklerde büyüdü, herkezin aklı eriyor. Özellikle erkek egemen oyun gurubumuzda en büyük sorunun araba paylaşımından çıkacağından çoook korkuyordum. 1 hafta önceden başladım Can'ı hazırlamaya...Her gün arkadaşlarının bize geleceğini beraber onun oyuncakları ile oynayacaklarını söyledim. Bilinçaltına yerleştirmekse evet yerleştirdim. 1-2 gün kalada Can'a sürekli paylaşmak istemediğin, çok sevdiğin bir oyuncağın varsa söyle onlar gelmeden kaldıralım dedim. Zira misafir ağırlarken bir yandan da öfke böbeti çok zor oluyor bee...


       Neyse o gün geldi çattı. Ve hiçççç korktuğum gibi olmadı. Can her gelen arkadaşlarına arabalarını gösterdi. Hatta her birine istersen odamada bakalım ordada oyuncak var dedi. Tek sorun vardı uzunca bir süre oynamadı, ama arızada çıkarmadı. Sürekli yanımda onları izledi. Kızlarda çok rahat ettiler çünkü hepimiz aynı anda masada oturup birşeyler yiyip içtik. Kavgalar olmadı. sadece Esracığım çok zorlandı. Çünkü Alp'imiz bu sene ilk defa aramıza girdi, tek tanıdığı Can ve o kadar kalabalık çocuk gurubunun içinde olmaktan çok tedirgin oldu, Esracığımda onu sakinleştirmek için çoook uğraştı. 1-2 saat sonra arkadaşları ile Can'da oynamaya başladı. Özellikle derin ile küçücük popolarını bir sandalyeye sığdırıp dakikalarca resim yapmaları çooook şekerdi.



     Keyifli bir gündü. Sadece bir kaç gün evin her deiğinden oturduğumuz heryerden oyuncak çıktı. Eeee 7 çocuk eve dağıldılar o kadar olacak tabi dimi ama...



           

RİTM KURSU-MÜZİK AMCA

         Öncelikle Can ile hem anne-baba ikilisi olarak aynı anda keyifli zaman geçirmek adına başladık ritm kursuna. Çünkü evde üçümüz bile olsak zamanın büyük kısmında ya ben ya babası bir işi hallediyoruz diğerimiz Can ile ilgileniyor. Üçümüzün aynı anda oynadığı eğlendiği anlar çok azdı. Ramazan hoca namı değer müzik amca ile şu an hala çalışmakta olduğum okula geldiğim ilk senelerde birkaç sene birlikte çalışma imkanım oldu. İşinde çok disiplinli, kendini sürekli geliştiren ve okul öncesi müzik eğitimine ilgi duyan böyle bir eğitimci ile çalışma fırsatı bulduğum için şanslıyım. 

     Nihayet bu sene Müzik amcayı sıkıştırmalarımız sonucu o da pek küçük olsalar da bizim yaş gurubuna ritm kursu açmayı kabul etti. Türkiye'de bu yaş gurubuna daha önce denenmemiş. Öncelikle Can çok çekingendi. İlk defa oyun gurubu dışında böyle bir ortama giriyor ama sonra müzik amcayı, müzik abileri,  orda öğrendiklerini o kadar çok sevdiki. Orda hiç katılmıyor gibi duran oğlum eve geldiğinde orda öğretilen şarkıları önce yarım yamalak söyleyip hareketlerini yapmaya çalışıyor, birkaç gün içindede bizede sürekli söyleterek ezberliyordu. İşin doğrusunu söylemek gerekirse müzik amcada geçirdiğimiz o 1-2 saatte biz can'dan daha çok eğleniyoruz. 

     Can ise çok sevdiği şarkıları hareketleri ile birlikte her gittiğinde oyun gurubundaki arkadaşlarına da öğretmeye başladı. Böylece ordaki çocuklarla da keyifli zamanlar geçirmeye başladık. İyiki başlamışız ritm kursuna ve teşekkür ederiz müzik amca; ailecek keyifli ve kaliteli zaman geçirmemize yardım ettiğin, bize yol gösterdiğin için...

8 Kasım 2013 Cuma

Ahhh dostum Ahhh...

    Çocuk yetiştirmek zor iş azizim... ama onu büyütmekten daha zor olan bişey var ise ne düşündüklerini anlamak. O kadar okuyorum, o kadar onunla zaman geçiriyorum, empati kuruyorum ama yinede işin içinden çıkamıyorum. Yemek sorunsalını bile 2.plana attı bu tuvalet işi arkadaş... Anneannemize gitmeye tekrar başlayınca bu sefer büyük küçük farketmez yarısında söylüyorsa yarısında altına yapmaya başladı Can Bey. Geceleri tam bir felekat 3 defa tuvalete götürüyorsak 3 defada altına yapıyor, hiççççç yapmayan çocuğum. Geçen gün ahmet ile konuşuyorduk "emzirirken bile geceleri bu kadar kalkmıyorduk" diye. Şaka gibi. Tepki vermiyoruz, her seferinde doğru olanı güzelce söyleyip temizliyoruz ama ne olacak bu işin sonu!!! Terzi kendi söküğünü dikemeze döndü işimiz. Takmıyım diyorum, olabilir, daha küçük düzelecek ama canımı sıkan biz bu işe başladığımızda yada becerdiğimiz 2-3 ayda hiçççç sorun yaşamadık diyemem ama bunun yarısı kadar bile yaşamadık. Kendi iç sesimi dinliyorum, uzmanlara soruyorum, tecrübeli anne ve babalara soruyorum herkez zaman ve sabır diyor. Allah yardımcımız olsun...

28 Ekim 2013 Pazartesi

Komşular...



                  "Annem çok fındık dimi çok tatlı Aras" bu sözler Aras'ın yanağından makas alırken Can'ın küçük yüreğinden dökülen sevgi sözcükler... Bugün parkdaydılar komşular, pek bir iyiydiler Maaşallah :)

25 Ekim 2013 Cuma

Mutlu Son :)

 
         Anneannemiz ve dedemiz bugün sağ sağlim döndüler. Can günlerdir heyecanlı hava alanına gidicez diye. Yol boyu arabada anne bugün çok eğlenicez deyip durdu. Ama esas heyecanı hava alanı değilmiş gidince gördük. Çok özlemiş anneanne ve dedesini. Çok düşkün değildi Can. Helede ortamda biz varsat annemle pek muatab olmazdı ama hiç elini bırakmadı, eve gelene kadar annemden ayrılmadı. Meğer çok özlemiş kuzucum. Gidip gelip öptü anneannesini. Dedesinide özlemiş tabikide. İyiki varlar... Eksiktik. Tamamlandık...

23 Ekim 2013 Çarşamba

Oyunlar...

    Klasik her erkek çocuğu gibi Can'ında en sevdiği oyunların başında geliyor araba oynamak. Deli gibi saatlerce sürmek, çarpıştırmak... Ben sevmiyorum hem de hiççç... yiğenim Kerem ile de aynı sıkıntıları yaşamıştım oda hep tatillerde geldiğinde aynı şeyi isterdi ama onlar kısa süreli geldiği için kırmaz, tahammül ederdim, sıkılarak pek tabiiii... Ama Can öyle değil hergün ve mütamadiyen günde 3 kez istiyor. Her seferinde bende başka birşey öneriyorum ama nafile cevap aynı " Önce biraz araba oynayalım sonrada senin istediğini oynarız :("  Neyseki Can'ın seveceği başka bir etkinlik buldum denemeler sonucu. Kart oyunları! Evet adam seviyor kartları ve onlarla oynanan basit oyunları. Meraklı Minik dergisine takılıyoruz bir kaç aydır. Bu derginin en sevdiğim yönü her ay bir kaç kart oyunu birden vermesi. Hepsini bir göstermiyorum Can'a, alınca saklıyorum. Teker teker çıkarıyorum bunaldığımız anlarda çooook işe yarıyor. Mesela geçende basit bir tren tombalası vermiş dergi Can epey sevdi bu oyunu yanlız üstüste Can kaybederse epey sorun oluyor. Kaybetmeye hiç mi hiç tahammülü yok. Küsüyor hemen oynamıyor sonrada... Olsun her seferinde o kazansada araba oynamaktan daha zevkli bu kart oyunları bence :)



22 Ekim 2013 Salı

Nerden geldiyse bu büyüme hevesi birden

Okadar çok büyüycem ya
 Kollarım uzuycak ya
Bak bu kolumda büyüyecek ya
Kafamda büyüyecek
Böyle çok mama yiycem ya
Böyle kocaman olcam ya
Kendim yıkancam
böyle sizi geçcem 


Bak sağlıklıyım
Biraz gücüm var koşabilirim
Senin koluna vurayım sağlıklı mı bakayım
Bak karnımda kocaman


(Can'ı uyutmaya çalışırken birden bunları söyledi)



16 Ekim 2013 Çarşamba

Bugün Bayram...

Şekil 1 Bayram Çocuğu

          Bayram çocuğumla başlayan her bayram şüphesiz en güzel en mutlu bayramım olacak ama keşkelerimde yok değil. Keşke; sabah o müthiş boyun ağrısı ile uyanmasaydım, Keşke annem babam burda olsalardı... Evet buruktuk bu bayram biraz Annem ile babam henüz dönmediler Hac'dan. gerçi kurban bayramını en çok istedikleri, geçirebilecekleri en güzel yerde geçiriyorlar. Ben bilmiyordum Kurban bayramı aslında HAc'a gidenlerin bayramı imiş sadece bizlerde onların sevincine ortak olmak için bayram yapıyormuşuz. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp dedim :) Ama eksiklikleri bayramda daha çok hissediliyor. Bizde çekirdek aile olarak bayramlaştık ilk gün sabah. Can ellerimizi öpüp bayram harçlıklarını kaptı bizden ama başka kimsenin elini öptüremedik bayram boyunca. Öğleden sonra büyük olan ben olduğum için gülcan teyzemiz bize geldi yemeğe sonrasındada biz büyük babanne ve halaları ziyaret ettik. Ertesi günde sevgili komşularımız yani oğlumun biricik arkadaşı Araslar geldi bayramlaşmaya :)  Bayramın 2. gün akşamı içimize kasvet çökmüş kendimizi dışarı atmıştıkki ablamlar aradı yoldayız diye tabi çoook sevindik ve hemen annemlerde buluştuk. Bayramlar kalabalık güzel derler ya çok doğru demişler...





14 Ekim 2013 Pazartesi

Uyku=Sallama

          Evde Can ile uzun zaman geçirmenin iyi yanları olduğu kadar kötü yanları da var tabi. İster istemez yüz göz olduk ve nerde ise tepemize mıçacak :) Gerçi inat dönemine(Namı değer 3 yaş sendromu) girmemizlede ilgisi var ama yinede işler sarpa sarmadan dur demek lazım. Ama çokta sert olmadan çokta yumuşak olmadan derken insan bazen duvara dönüp avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor. Derin nefes alıyorum böylece anlarda ben ve hemen Can'ı ne kadar sevdiğimi düşünmeye çalışıyorum ki sakinleşip kendime hakim olayım fazla sinirlenip ortam gerilmeden ve hemen Can'ın ilgisini başka bir şeye çekmeye çalışıyorum. Yoksa hele bide olayı ört bas etmeyip üstüne gittinmiydi vay haline, artık durdurabilene aşk olsun.

         Bu haftaki sıkıntımız uyku!!! Her çocuklu 10 aileden rahat 6 sının sorunudur sanırım bu. Bizim uyku olayı çok dalgalı. Can 5,5 aylıktı uzmanları dinleyip odasını ayırdığımızda. Sonra 19. aydan sonra hem okula erken gittiğim için uykusuzluğa dayanamayıp yorgunluktan hem de tecrübeli annelerin özleyeceksin bu günleri büyüyünce zaten seninle uyumak istemeyecek sözlerinden etkilenerek ve onun mis kokusuna dayanamayarak yatağıma aldım Can'ı. Zaten bir kere aldınmıydı bittin, artık hep istiyor. Pişman mıyım HAYIR!!! Tadını çıkardım. Ama gel gör ki 28.ayda tuvalet eğitimine başlamadan yatağına alıştırmam gerekiyordu, olası kazalara karşı :)

        Hiç kolay olmadı. 1 hafta boyunca her gece ağladı. Defalarca tekrar etti usanmadan, bıkmadan "Anne senin yatağında uyumak istiyorum diye" Her seferinde aynı sakinlikle "Olmaz annem burası senin yatağın sen burda uyuyacaksın, orasıda benim yatağım. Ama ben zaten senin yanında yatıyorum, yine beraber uyuyoruz" telkinlerim ile ve birkaç gece onun odasında yatmam sureti ile bunu aştık. Artık Can teklif bile etmiyor:)

        Lakin bir sıkıntımız vardı sallayarak uyuyordu Can. Evet buna biz alıştırdık ama yine bebekken çaresiz kaldığımız bir gece mecbur kalmıştık. Can gece uykusunu pek sevmezdi bebekken, bizde çok yorulurduk. Yanlış olduğunu bile bile buna alıştırdık onu. Ama artık çok zor geliyor, hem büyüyor hemde inatlaşıp bazen uymak istemiyor 1 saat ben sallıyorum 1 saat babası ve ikimizinde bacakları ve sinirleri pert bir hale geliyoruz 2 saat sonra elimizde 1 adet uyanık Can ile :)

         3 gece üst üste sabrımız zorlanınca yok dedim bu böyle olmayacak hazır tatildeyken ve Can ile sadece ben ve babası ilgilenirken... İlk gece saat 4'te uyudu, ikinci gece saat 1'de uyudu. Bugün öğlen uykusunda yatırdık ama uyumadı. Şimdi günlerin uykusuzluğu ve bugün sokakta çok koşmasının da etkisi ile yatağa yatınca  9. 30 itibari ile nakavt oldu :) Umarım bunuda aşabiliriz. Can'a uyumayı öğretmemiz lazım. Uyku=sallama kavramını silmeye çalışıyoruz şimdilerde. Sanırım öğle uykusu bu süreçte biraz kaynayacak ama napalım, annem gelince erken kalkmanında etkisi ile belki onada alışır...

10 Ekim 2013 Perşembe

Can ile Can Sıkıntısı :)



          Bugünlerde etkinlik bulma telaşındayız hep aynı şeyler sıkıyor onuda(Araba oynamak hariç ama oda beni sıkıyor) Yaptığımız etkinlikler; Süngerle boyama yaptık biraz sevdi, tuvalet kağıdından elmalar yaptık, sevmedi. Bu aralar arabalarından sonraki favori etkinliği ipadden kamerayı açıp absürt resimler çekmek, bizde ana-oğul eğleniyoruz işte...







8 Ekim 2013 Salı

İlkler Günü


            Bugün ilkler günü. Hem Can ilk defa pantolonunu kendi giymeye çalıştı :) ve ufak yardımlar ile başarılı oldu hemde çok sevgili arkadaşımız Alp ile ilk defa canı cigeri arabalarını paylaşıp birlikte oynadı. Bizde hemen dünya gözü ile bir daha göremeyiz diye fotograf makinelerine sarıldık Esra ile ve bu anı belgeleyip ölümsüzleştirdik.. Tabiki de her güzel şey gibi bu uyum sürecide uzun sürmedi ve bitti...Yerini gözyaşlarına bıraktı ama olsun. Umut vaat ediyorlar, hemde çooook güzeller...

7 Ekim 2013 Pazartesi

Tatil Başlasın...

         Anneannemiz ve dedemizi Hac'a gönderdik. Can ile 20 gün beraberiz. Yarıyıl tatilinden bile uzun bir süre gerçi bu sürenin 9 günü bayram tatili olacak ve zaten tatil olacaktık. Bakalım nasıl geçecek. İlk yalnız kaldığımız gün bugün dü... Çok keyifli geçti. Tahmin edeceğiniz üzere tuvalet eğitiminde yaşadığımız sorunlarda halloldu gibi. İnatlaşma en azından bu konuda bitti gibi. Tuvaletini tekrar söylemeye başladı oğlum. Tıpkı yaz sonu olduğu gibi gelince koşarak tuvalete gidiyoruz. Çalışmama bu kadar net tepkiler koyması üzücü... Beraber olduk mu sorun yok... Neyse ki şimdilik ucuz atlattık sayılır 3 haftalık bir başa dönüş sadece...Umarım annemler gelipte tekrar okula başladığımda tekrar etmez...

      Bugün yine internetten  gördüğüm bir etkinliği denedik bulaşık süngeri ile gökkuşağı yap(maya çalış)tık. Can sevdi süngeri özgürce fon kartona sürmeyi...
     

     Birde bugün yatmaya hazırlanmak için kalktığımızda her zaman olduğu gibi yatmayalım dedi biz olmaz deyincede "Durun durun biraz önce düşünelim sonra konuşalım bunu" dedi. Kaldık ikimizde ahmetle :) Sanırım biz birşeyi tutturup ağladığında ikna etmek için tamam konuşalım, anlatayım bak neden yapacağımızı diyoruz ya oradan esinlendi...

      Bir süredir kitap okumayı pek tercih etmiyoruz. Okuma ağzınla anlat diyor elime kitap alınca. Masal anlatmamı daha çok tercih ediyor. Geçici olduğunu düşünüyorum çünkü bugün arabalarla ilgili bir kitabı okumayı önerdiğimizde reddetmedi. Demekki ilgi alanından kaynaklı bir dönem. Zira şu aralar arabalar ile yatıp kalktığı düşünürsek bu çokta şaşırtıcı bir sonuç değil zaten.

        Kitaplara bakıp kendide uydurmasyon masallar anlatıyor.Okuyor gibi yapıyor. Yanlız yanında kendim için kitap okumak çok zor. Hemen gelip sayfalarımı çevirmeye başlıyor. Model olayım diyede okumak istiyorum akşamları en azından ahmet ile oynarlarken ama çok zor. Bugün geçenlerde istediğim Sabiha Paktuna'nın Davranışlara Söz Geçirmek kitabı geldi. Okumaya çalışıcam, burdada paylaşırım okuduklarımdan...

       İpad'e ilgisi iyice arttı. Sadece oyun değil değişik özelliklerini keşfettikçe daha çok oynar oldu. Mesela satranç taşlarının oyunda yerini değiştirmeyi(tabikide biliçsizce) veya  fotoğraf çekmeyi, onların değişik renk, biçim ve formatları ile oynamayı çok seviyor. Can resimlere bakmayı da çok seviyor. Kendi küçüklük resmini falan gördüğündede onu kendi çocuğuymuş gibi seviyor. Neyseki izin verdiğim süre kadar kullanıyor şimdilik. Keşke hiç kullanmasa ama teknolojiden nereye kadar kaçabilecektikki...

       Hadi iyi geceler, yarın Can ile uzun, güzel ama yorucu bir gün beni bekler...
    

     

25 Eylül 2013 Çarşamba

Tiyatro Çok Eğlenceliydi Dimi Anne!!!

         İşte duymak istediğim cümle bir gün buydu! Can ile öğlen uykusundan uyanınca Kerem abisi için hazırladığımız süpriz doğum günü parti paketini göndermek için kargoya gitmek üzere yola çıktık. Birden karşımızda bir afiş gördük. Çocuk tiyatrosu varmış. Üstelik bugünmüş. Allah biliyor ya Can'ı ne zamandır tiyatroya götürmek istiyordum, bir tiyatro çok sever olarak oğlumunda bundan keyif alması en büyük isteğimdi. Ama zaman ve mekan sorununu bir türlü çözemedim. zira çocuk oyunları genellikle öğleden sonra Can'ın uyku saatine denk geliyor genellikle :( Hep vazgeçmek zorunda kalıyordum. Ama bugün karşımıza çıkmıştı. Üstelik akşamüstü idi ve biz o saatlerde kargodan dönmüş, Güzelyalı parkının ordan geçiyor olacaktık. Sevgili başkanımız Hakan Tartan sağolsun Güzelyalı parkımızın yenilenen sahnesinde güzel bir havada çok uygun bir saatte bu etkiliği düzenlemişti. Oyunumuz da müzikli, çok eğlenceli ve manidar bir oyundu: Orman'ı sevmeyen kral!!!

           Herneyse Can'a 'tiyatro nedir' ondan bahsettikten sonra gitmek ister misin diye sordum. Cevabı "Hayır" idi. Ama pes etmeden heyecanlı heyecanlı anlatmaya devam ettim. Ve oyunun saatinden 10 dakika önce parka vardık. Henüz pek izleyici yoktu. Sandalyeler boştu. Kenara doğru oturduk ki istemezse çıkmamız kolay olsun diye. 10 dakika içinde alan dolmuş, oturacak yer kalmamıştı bile. Önce oyuncular müzikle çocukları hareketlendirmeye çalıştılar. Can bu hareketlere pek katılmadı. Ama oyun başladıktan sonra o kadar dikkatli izledi ki gözleri sulandı. 45 dakika boyunca hiç kıpırdamadan izledi. Çok mutlu oldum. Dahası bittikten sonra bitmesini de istemedi. Ve ayrılırken şöyle dedi "Tiyatro Çok Eğlenceliydi Dimi Anne!!!" öldüm mutluluktan. Dönüşte yol boyu babasına anlatıyordu:
" Kötü kral ağaçları kesmek istedi, ama Ormandaki Canlılar ve toprak ona izin vermedi, kesemedi" 
Ahmet: Kral neden kesmek istemiş peki Can? diye sordu
Can: "Çünkü Kötüydü o kral çok kötüydü" dedi.

23 Eylül 2013 Pazartesi

Sabır Sabır da Ne Olacak Bu İşin Sonu?

          Can inadına tam gaz devam ediyor. Tuvaletini ben yakalayıp götürmediğim sürece altına yapıyor. ve ben "annecim unuttun mu tuvalete yapıyorduk" dediğimde de benimle inatlaşarak "Hayır buraya yapıcam" diyor. Üstelemiyor hemen konuyu değiştiriyorum. Çünkü Can'ın ki bilmemekten değil. Yapmamaktan kaynaklanıyor. Zira 1 ay çok güzel uygulayabilmişti bunu. Geçen gün tam arkadaşı Alpler geldiği sırada yaptı. duşa girmek zorunda kaldık. Özellikle büyük tuvaletini yapınca temizlemesi çok zor oluyor. Bir yandan geçicek bu günler diyorum, neler neler geçmediki.... Bir yandan da çocuğumun bana içten içe tavır almasına üzülüyorum. Sanırım Can bir süre daha beni deneyip zorlayacak, bakalım nereye kadar....

19 Eylül 2013 Perşembe

Tuvalet Eğitimi Sorunsalı :(

         Hakikaten okul bizim hayatımızda ciddi bir sorun anladım. 7 aylıkken ilk çalışmaya başladığımda memeyi almayı bırakan, sonraki sene okula gittiğimde yemek yeme sorunsalı başlatan sevgili oğlum bu senede okul başladığından beri tuvalet eğitimimizde geri adım attı. Oysa bitiyor sanmıştım yani %95 başarılıydık son birkaç haftadır. Oysa şimdi söylemiyor çoğu zaman altına yada olduğu yere yapıyor. Sakin bir şekilde "Annecim unuttun mu tuvaletimizi söylüyorduk, tuvalete yapıyorduk" deyince de gözlerimin içine bakarak "Hayır buraya yapıcam, canım buraya yapmak istiyor" diyor. İnatlaşma dönemine denk gelmemizden midir yoksa okula başlamamdan, sabahları istememesine rağmen yatağından kaldırıp anneanneye götürdüğümden midir bilmiyorum ama nerde ise başa yakın bir yerlere geri döndük. Paniklememeye çalışıyorum çünkü bazen söylüyor:) Ama dediğim gibi çoğunlukla söylememeye başladı. İlk tuvalet eğitimine başladığım haftalarda bile bu kadar çok çamaşır yıkamıyordum ben :( 

        Tekrar organize yaptım herkesi.Annem ve Ahmet ilede konuştum. İyce tepki oluşturmadan bu dönemi atlatmalı. Tıpkı ilk günlerde olduğu gibi onun söyleyip söylememesine fırsat vermeden tuvalete oturtulacak. Böylece kazalar azalıp, altına yapmayı unutturmayı planlıyorum. Bakalım ne kadar başarılı olucaz...

10 Eylül 2013 Salı

Burak ve Mehmet Deniz'in Doğum Günü

          Cumartesi akşamüstü Can'ın çok sevgili aarkadaşları Burak ve Mehmet Deniz'in bahçelerindeki doğum günü partisine katıldık. Can'a sabahtan söyledim partiyi. aman ne sevinç ne hazırlık. Sanırım Can Giyinmeyi süslenmeyi seven metroseksüel denilen bir parti adamı olacak, gidişat onu gösteriyor. Hediye verme konusunda da çok rahat ve bonkörüz. Hediye almayı sevdiği kadar vermeyi de çok seviyor. Çok keyifli idi parti, mekan harika idi zaten, çok güzel hazırlanmışlar. Partinin sonuna doğru Nurdane'nin aldığı süperman tişörtlerinide giyince hepsi pek şeker oldular. 

        Kuzucuklar hep bir arada keyifli zamanlar geçirirler umarım...

8 Eylül 2013 Pazar

Hastayız, hastayım hasta...

            Ahmet dün akşamüstü sularında kendinden geçmeye başladı. Bir baktık ateş 39 larda ve ne yaptı ise düşüremedi. Sabaha acile zor gitti ve mikrop yerleşmiş boğazlarına ilaçlarını almış gelmiş ama o mikrop pazar gününde ateşini düşürttürmedi Ahmet'in, kafasını kaldıramadı. Can çoook üzüldü. Oyun arkadaşı ile oynayamamak bir yana birde sürekli yatıyor ve pek tabiki yanına pek yaklaşmamızı istemiyor olmamızla da gerginliği iyice arttı. Hem Can ile lgilenmek hemde hasta bir eşle ilgilenmek pek kolay olmadı doğrusu. Gerçi ben bu kadarına razı idim. Yeterki Can'a bulaşmasın...Ama mümkünmü Can'ın öyle kalması. Pazar gece 2,30'da uyandı ve tekrar uyumadı önce kızdım uyumayacağım deyince ama sonra tuvalete götürdüğümde ateşinin olduğu farkettim ve beni bekleyen hazin sonu gördüm. Hemen ateş düşürücüyü verdim. Can'ı tekrar uyutabildiğimde saba saat 6.30'du. Can'da da inatçı bir ateş vardı. Ben 3-4 saatte bir ateş düşürücü vermeye devam ettim. Pazartesi günü doktorumuzu aradığımızda oda ahmet'den bulaşmış olacağını düşünerek antibiyotiğe başlayalım demiş. Normalde çok sık antibiyotik verme taraftarı bir doktor değildir aslında ama bu sefer hemen deyince panikledim ama gönlüm vermekten yana değil zira geçen hafta Can'ın arkadaşı Alpimizde aynı durumda idi. 3 gün ateşi izlediler ve geçti. Üstelik ahmetin ateşi inatçı idi hiç 39 altına inmemişti ilk 2 gün ama Can'ın öyle değildi, ateş düşürücü ile 1-2 saat düşüyordu. Ve tabikide vermedim antibiyotiği çünkü Can'da ateşten başka hiç bir belirti, rahatsızlık yoktu. oynuyor, yemeğini her zamanki zorlukta yiyordu(Dahada zor değil yani :))Nitekim 3 gün sonra geçti ateşimiz atlattık. Sanırım salgın bu da...bu kadarla atlatmış olmamıza çok sevindim ve ilk defa doktoru dinlememiş olmamıza :) bazen annelerin içgüdüleri herşeyin üstüne çıkıyor:::

1 Eylül 2013 Pazar

30 Ay=2.5 yaş

       Bugün pek bir keyifli uyandı cüce...sabahtan beri şirinlik şirinlik yapıyor. Anneannesi ile kahvaltısı 1 saat sürdü bu süreçte sürekli ona şirinlikler yapıp öpmüş. Tam 900 gündür bizimle Can'ımız... Yemek saatlerini saymazsak çok ama çook güzel 900 gündü. Can büyüyor. Yaz tatilinde sık sık abilerini görmesi ve zaman geçirmesininde etkisi ile büyümüşte küçülmüş bir cüce oldu iyice. Garip yüz ve el hareketleri ile oyunlar oynuyor. taklitler yapıp bizi güldürmeye çalışıyor. Bütün yaz dip dibe olmamızın etkisi ile bana iyice alıştı. Kedi gibi gelip sürtünüyor dakikalarca öpüyor, bazen evde bir kedi beslediğimizi düşünüyorum. Kitap seçmeye, almaya bayılıyor. Yalnız bir kitabı 1 kere okumaya gör bir daha bir daha hiççç sonu gelsin istemiyor.Bir daha anne bir daha diyor sürekli. Ve ne yazıkki abileri, teyzesi ve son olarakda babasının katkısı ile Can telefonda oyun oynamaya başladı. Ben kesinlikle onaylamıyorum, zaten kendimde bilmem nerde ne oyun var nasıl oynanır ama teknolojijinin kaçınılmazı 2,5 yaşına kadar engel olabildim. Geçen dışarda yemek yiyoruz. Can'a da biraz yedirdim. Daha sonrada babası telefonda oyun açtı ve biz rahat rahat yemek yiyip üstüne kahve bile içtik. İnanılır gibi değil, şöyle bir baktımda masanın diğer tarafından herşey değişiyor, Can büyüyor... Masaya eşya taşımaya bayılıyor, hem yardım etmek hemde onları dökmeden götürmek onu çok gururlandırıyor. Kendi kurduğu oyunlar artık daha uzun sürebiliyor. İşim var şu an oyununa katılamayacağım  deyince beni anlıyor. Onu kandırmaksa artık çok ama çok zor. Şifreli imalı konuşmaları dahi anlıyor. İşimiz gittikçe zorlaştı. Ahmet ile evde bazen birbirimize sarıldığımızda veya azıcık bile yakınlık gösterdiğimizde nerde olursa olsun hissedip koşarak yanımıza geliyor ve "Siz napıyorsunuz" diyor. Sonrada hemen bende öpücem diyip üstümüze atlıyor. Daha çok soru soruyor, ne, ne için, neden.... Denize ve simidi ile yüzmeye iyice alıştı.Sadece ilk girerkenki soğukluk onu ürkütüyor. Meyvelerden en çok armudu seviyor. Birşeyi yemesini istediğimde sevmediği birşey ile yemesini istediğim birşeyi beraber tercih olarak sunuyorum tabiki de sevmediği seyi değil yemesini istediğimi seçiyor. Tercih yapmış olmak, kendi seçmek onu yemeğe sevk ediyor. Bende yenmesi gereken şeyi sorunsuz yedirmeye başlamış oluyorum. Başlamak bitirmenin yarısıdır değil mi :) Bir gün buraya gidelim mi, yarın oraya gidelim mi, başka bir gün onu yapalım mı cümleleri sıklaştı. Yanında gittikçe ergenleşen bir küçük adam var. Onunla olmak beni çok hafifletiyor...

27 Ağustos 2013 Salı

Tatildeydik...

            Günlerdir yazamıyorum bloğa. Çünkü Ahmet izinde. Aslında bana yardımcı olduğu en azından Can'ı oyaladığı için daha çok boş vaktim kalır, kendime zaman ayırırım, bloğu yazarım diye düşündüğüm hergün hayal kırıklığı yaşadım, çünkü ahmet'in evde olması benim işimi arttırmış olacakki, hiç boş kalamadım. Ve daha çok yoruldum. Erkekler evde olunca bir dağınıklık düzensizlik oluyor nedense... İzinde hep evde değildik tabiki de yaz başından beri planladığımız, çocuklar ile nasıl olucak bakalım diye korku ile karışık meraklandığımız oyun gurubumuz ile tatile çıktık. Bu tatil bizim Can ile ilk uzak bir yere uzun tatilimiz sayılır. Daha önce Can 6 aylıkken Ahmet'in yoğun ısrarı ile herşey dahil Gümüldür'de bir otele gitmiştik. O kadar zor olmuştu, o kadar yorulmuştukki eve gelip dinlenmek istemiştik. Can'ın uyku saatleri olur olmaz yerlerde emzirme işlemi bizi yormuştu. Ve evet bir daha kimse teşebbüs etmeyi bırak yazlık dışında bir yerde tatilin lafını bile etmemişti. Taaa ki bu seneye kadar...Haziran ayından oyun gurubundan 4 aile=8 büyük+4 aynı yaş gurubu çocuk beraber tatil yapalım fikri çıktı ve Muğla/Dalyan'da rezervasyonumuzu yaptırdık. Nihayet o tarih geldi çattı. Hazırlıklarmıızı yaptık. Buzluğumuzu doldurduk. Ben resmen yanımda küçük bir mutfak götürdüm tatile. Grupta yemeğe karşı tek çocuk Can olunca endişelerim çoktu. Cumartesi sabaha karşı 4'te çocukları yataklarından alıp yola koyulduk. Tabi tahmin edileceği üzere yataktan alınan Can uyandı ve yol boyu nerde ise uyumadı, diğer kuzular arabada uykularına devam ettiler. Tatilimiz genel olarak iyi geçti. Plaja 2 gün boyunca tekne ile geçtik ama çocuklarımız çok uyumlulardı. Yemek saatleri bizim için zor olsada genel olarak böyle bir deneyim yaşadığımız için şikayetçi değiliz. Çocuklar beraber olmaktan çok mutlululardı. Yanyana odalarda kalmak, balkondan birbirlerini görmek, denize girmek, kum oynamak, tekne turu onlar içinde güzel geçti. Genel olarak onların düzenlerini bozmamaya çalıştık, böylece sorun çıkma olasılığıda minimuma indi, çocukların hepsi aynı yaş gurubu olunca plan yapmak zor olmadı. 

       Tuvalet sorunsalı için tatile çıkmadan birde oturak almıştım. Yol uzun büyük tuvaleti gelirse yolda oturağa oturturum diye düşünmüştü ama hiç ihtiyaç olmadı :) Çişi geldiğinde söyledi ve durup bardağa yaptık o kadar...

         Dönüştede Aydın'daki teyzemize uğradık...Tatlı bir yorgunlukla evimize döndük...

16 Ağustos 2013 Cuma

Bügünlerde...

         Bugünlerin modası sokakta, parkta, arabada kısacası her yerde son ses uydurmasyon(kelimeleri anlaşılmayan anlaşılsada anlamı olmayan) şarkılar söylemek. Can bundan çok keyif alıyor. Gittikçe bireyleşiyor 30.aya doğru ilerlerken. Yemek saatlerini saymazsak bazen yanımda gayet olgun bir arkadaşım varmış gibi geliyor. Bu arada bugün akşam eve döndüğümüzde ben çiçekleri sularken koşarak gelip "Anne çiş" dedi :) çok sık olmasa da söylüyor çocuğum artık. Teyzesinin bugün getirdiği Thomas elinde uyumaya çalışıyor şimdi...Bir yere giderkenki heyacanı ve ayrılırken "Çok eğlendim anne" demesi görülmeye değer... Arabaları ile uzun oyunlar kurabiliyor artık. Biri geldiğinde mutlaka "Hoşgeldin" diyor. Geçen akşam uyuması uzun sürünce "Çabuk uyu artık can" dedim. "Anne güzel konuş lütfen" dedi. Kendimden utandım.

15 Ağustos 2013 Perşembe

Tuvalet Eğitiminde Son Nokta!!!

       Tuvalet eğitiminde son nokta!!! Akşam eve geldiğimizde ben çiçekleri sularken koşarak yanıma gelip "Anne Çiş" diyerek beni mest eden ve tuvalete koşarak yetiştiğimiz Can cücesi az önce ayağımda uyutmaya çalışırken bir anda ayağıma doğru sıçrayan çişle benim irkilerek çökmeme sebep oldu :( Dalmak üzereydi. Yatmadan önce çişini yapmamıza rağmen yine çişi gelmiş olacak ki hafif  külodumuza kaçırarak tuvalete dar attık kendimizi...Bu süreç haikaten uzun bir süreç anladım...

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Tuvalet Eğitimi 3.Hafta...

    Bayram sebebi ile tuvalet eğitimi notlarımıza ara verdik. Bayramda yazlıkta idik. Genel anlamda iyi geçti bu 1 hafta...Ancak tabi ki de kazalarımız oldu. Geceleri tuvalete kaldırırsak daha doğrusu uyandığında götürürsek yapmadı. Sadece 1 gece uyumadan önce çok su içti ve gece uyandığından hemen tuvalete götürdük ama altına kaçırmıştı. yazlıkta iken huggies mayo bezlerinden giydirdim. Çarşaf ıslanmamıştı. Bunun harici bir yere giderken, yolda iken gittiğimiz yerde tuvalet var mı diye soruyor mutlaka. Varsa rahat ediyor. Yoksa yolda durup plastik bardağa çişimizi yapıyoruz. Bunda da sorun çıkarmadı. Sadece cicanneme bayram ziyaretine gittiğimizde kucağıma oturduğunda külodununa biraz kaçırdığını farkettim. Kulağına tuvalete gidelim mi dedim. Hemen gidelim dedi ve çişimizi havada tutarak yaptık. Adaptörümüzü almayı unutmuşuz. Tuvalete oturmakta istemiyor adaptörsüz düşerim diye korkuyor. Daha önce alışveriş merkezinde de aynı yöntemle yapmıştık, alıştı. Bir süre sonrada orada otururken kakası geldi. Kulağıma söyledi ve yine koşarak gittik, yaptı. Çok mutlu oldum.Can ilk defa dışarıda bana söylüyordu. Sanırım doğru yolda idik. Akşam Halalara gittiğimizde de biz sofrada yemek yerken "Burda tuvalet varmı anne " diyerek tuvaletinin geldiğini bana söylemiş oldu. Çoook mutluyuz. Evde belki söylemiyor benim tahminlerim ile günü kurtarıyoruz ama dışarıda söylemesi benim için çok daha önemli...

8 Ağustos 2013 Perşembe

İyi Bayramlar :)


Can bayramda kabakulak oldu diye üzülmeyin sakın sadece ağzına verdiğim üzümü İzmir- çeşme yolu boyu tuttu :)

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Dondurma...

           Can'da birkaç gündür bir öksürük peyda oldu. Geçmeyince doktorumuz Şeref Bey'e de gittik. Hafif üşütmüş :((Bu sıcaklarda bunu nasıl başarabiliyor anlamıyorum) Şurup verdi. Zorla içiyor Can şurubu. Bugün bütün gün dondurma istedi hep oyaladım vermedim. Ama akşam difriizi açtığımda gördü ve çok ağladı. Babası ile uzun uzun anlattık. Öksürdüğünü, ilaç içtiğini, iyileşmeden yiyemeyeceğini, daha kötü hasta olabileceğini... Ama zar zor sustu, ikna oldu(Ya da biz öyle sandık) Gece uyumadan şurubunu verdik yine. Hiçç itirazsız içti ve ardından şöyle dedi :

" Bakın ilacımı içtim, iyileştim. Artık dondurma yiyebilirim. Hadi getir annem" 

6 Ağustos 2013 Salı

Tuvalet Eğitimi Devam...

         İki hafta oldu başlayalı...Ne durumdayız bakalım: Gündüz kaçırmaları yok denecek kadar az çünkü ben artık Can'ın bu konudaki mimik ve tepkilerini çok iyi öğrendim. Uyanınca ve uykudan sonra, sokağa çıkmadan ve dışarıdan gelince mutlaka tuvalete gidiyoruz genelde gelmiş oluyor yapıyor. Eğer ben tuvaleti birşey alma bahanesi ile terk edersem daha çabuk yapıyor.Yanında olduğumda oyalanıyor yada şımarıyor(Literatürün zor çocuğunun bu süreci çok kolay geçirmesi beklenemezdi zaten) O yüzden genelde birşey alma bahanesi uydurup onu yalnız bırakıyorum. Kaka yaparken yüz ifadesinden belli ediyor zaten.İşi oyuna dönüştürmeye çalışıyorum. Tuvalete kadar yarış yapıyoruz mesela :) Yada yemek yerken çişi geldiğinde tut annecim diyorum elleri ile pipisini tutuyor :) Psikolog arkadaşıma ve bugün bizzat da kendi doktoruna danıştım süreci.Kendi söylemiyordu. Ben mi buna fırsat vermiyordum. Bıraksam söyliyecekmiydi yoksa ortalık göl mü olacaktı? Bu sorular kafamı karıştırıyordu. Her iki uzmanda bu şekilde devam etmemi söyledi. Yani ben işaretleri ve zamanları takip ederek Can'ın doğruyu yapmasını sağlayacağım. Bir süre sonra bu alışkanlık olacak. Bugün öğle uykusunda da altını ıslattı ilk defa. Oysa 2 haftadır hiç fire vermemiştik öğle uykularında, üstelik yatmadan önce çişinide yaptırmıştım ama sanırım yemek yerken yutmak için çok fazla su içti o yüzden tutamadı :( Umutsuzluğa düşmek yok. Bu uzun bir süreç...Başarıcaz...En azından 2 haftadır hiç bez bağlamadık bu bile bir başarıdır dimi! Geceleri ise sadece ilk 2 gece çişe kaldırdım. Sonrasında bunun yanlış olacağını, uykusunu bölmemem gerektiğini düşündüm ve vazgeçtim. Can zaten sabaha kadar kesintisiz uyuyan bir çocuk değil en azından mutlaka 1 kere kalkar yanına beni çağırır bende o zaman tuvalete götürüyorum ve genelde gelmiş oluyor çişi yapıyor. Sonrada sabah kuru kalkıyor. Ama uyanmasa ve altını ıslatsa da dert etmeyeceğim. Uzmanlar 5 yaşına kadar bunu doğal görüyorlar. Ama gecede kesinlikle bez bağlamıyoruz. Çarşafı yıkarız olur biter :) Şimdilik böyle gözüm Can'ın üstünde günler geçip gidiyor...

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Veeee büyük gün....

            Beklenen gün geldi tüm gün tuvalet ihtiyaçlarını yüz ve el hareketlerinden anlayarak tuvalete götürdüğümüz Can cücesi akşamüstü market dönüşü yolda içtiği sulardan olsa gerek eve geldiğinde ellerini yıkamasını öncelikli koşan annesine ilk süprizini yaptı ve elini yıkarken çişini yaptı :( Günlerdir gündüz vakti kazaya mahal vermeyen ben çöktüm...Belli etmemeye çalışsamda :) 1 saat sonra biz yemek yerken yanımızda oynayan Can bir anda bize dönüp "Kakam yok, Çişim geldi" dedi...Sevinçle tuvalete koştuk hep beraber ve Can'ın doğru söylediğini gördük.Bu ilkti... Umarım artık hep söyler...

30 Temmuz 2013 Salı

Tuvalet eğitimi

1.gün: Korktuğum gibi olmadı öncelikle bunu söyliyeyim. Can klozet üstüne koyduğum adaptöre oturmayacak diye düşünüyordum. Çünkü daha önceleri bunu sorduğumda hep reddetmişti. Ama oturdu ve çişini yaptı. Evet şok... Ve beklemediğim için çok mutlu oldum.Sabah kahvaltısı ettirince sıra bezini çıkarmaya gelince boş bez poşetini gösterip bezimizin bittiğini artık bağlayamayacağımızı külot giyip tuvalete yapacağımızı söyledim. Bir sürü arabalı külot almıştım daha önce onlardan birini giydirdim çok sevindi, buraya kadar sorun yok. Az sonra çişinin olup olmadığını sordum, yok dedi. Ama beş dakika içinde banyo halısının üzerine işedi. Tepki vermedim. Rahatladın annecim birdahakine söyle tuvalete yapalım dedim. Külodu değiştirdim. Sonra beklemeye koyuldum . Üç saat geçip hala çişim var demeyince ben götürdüm oturttum. Çişini yaptı.  Sonra  uyudu. Uyanınca tekrar götürdüm şarkılar türküler, hikayeler, kitap okumalar  derken epey uzun duruyoruz. Çişi gene yaptı ama kaka hala yok. Sonra yarım saat geçmeden salonun yerine işedi. Haber vermedi kendim farkettim. Temizledim.  Kakasını hala yapmadığı için parka gitmesini göze alamıyordum ama sonra belki bunalmıştır eve hapsetmiyim dedim ve normal külotla parka indi babası ile. oradada bir kaza yaşanmadı. Ondan sonra hep tuvalete götürdüm belli aralıklarla bir kaza yaşamadık. Yalnız yatarken çişim yok dedi yapmadı tüm çabalarıma rağmen. Gece bir gibi ağlayarak uyandı beni istedi. Yanına gittim terlemiş, tuvalete götürdüm kıyameti kopardı çok ağladı. Sırtını değiştirip gece yatağına kesin kaçıracağını göze alarak uyuttum. Ama gece boyu bir kaza yaşamadık...


2.gün: Bugün ilk günden daha zordu çünkü can tuvalete oturmaya daha tepkiliydi. Tamam çok bir ilerleme beklemiyorum hemen ama gerilemede olmasın lütfen :( sabah uyandığında yanına gittim biraz daha yatmak istediğini söyledi tamam dedim keşke demeyim tuvalete götürseymişim çünkü bütün gece yapmayıp o anda yaptı. Sonra gün içinde kaç defa yaptı saymadım evin bilumum yerlerine tuvalete oturtunca çişim yok oturmak istemiyorum diyor ama kalktıktan kısa bir süre sonra işliyor. Sabah kahvaltıdan bir süre sonra yüzü kızarınca kaka için tuvalete koştuk ve sanırım yetiştik:) gerçi ona da tepkiliydi. Akşamüstü ben yemek hazırlarken o benim yatakta zıplıyordu orayada yapmş. Sözde yatağına alıştırdık gece yanımıza almıyoruz; tuvalet eğitimi sırasında gece benim yatağı ıslatmasın diye al işte gündüz hemde yatarken değil gene yapıyor adam yapacağını. Park'tan önce ve Park'tan sonrada tuvalete oturttum çişini yaptı. Akşam yanımızda oynarken de küloduna kakasını yaptı. Tuvalete attık bay bay dedik kakaya. Bügün de yaptıktan sonra söyledi hep... Bakalım gece nasıl olacak...

3.Gün:
 Bugün sabah 7 gibi kalkıp baktığımda can kuruydu, sevindim. Ama 7.30 da uyandığında çişini yapmıştı. Sanırım gece tutup sabah bıraktı. Yani bütün gece tuttu. Bu sevindirici. Sabah erken uyanıp tuvalete yaptırsam ıslanmazdı ama uykusunu bölmeye değmeyeceğini düşündüm. Bugün tuvalete oturmaya daha tepkili. Oturtunca benim çişim yok diyip sinirleniyor. Arkadaşı Derin’i çağırdık bugün bize. Derin’de Can ile yaşıt. Tuvalet eğitimine geçen hafta başladılar ama bitmiş. Kız çocukları daha çabuk hallediyor. Kasları hazırmış demekki. Derinlerin yanında sordum birkaç defa yok dedi. Derin tuvalete yaparken onun yanında benim gibi oturdu, izledi. Ama sonrasında altına yaptı. Akşamüstü yemeğini yedirirken de altına yaptı. Sabır….. Sonra parka gittik hep beraber sıkıntı olmadı, eve gelince Ahmet tuvalete yaptırdı. Ama akşam oynarken bir miktar kaka kaçırdık altımıza, yüz ifadesinden hiç fark etmemişiz. Her gün  bir öncekinden zor oluyor sanki...

4.Gün:
Dün gece yatarken alıştırma külodu giydirdim. Uykuda çişimizi kaçırmışız.Ve alıştırma külodu işe yaramamış.Çiş çarşafa geçmiş. Hemen bir katı kaldırdım çarşaf ve koruyucunun ve uykuya devam ettik. Sabah çişimizi yaptık. Kahvaltı savaşını hallettik. Sonra markete gitmemiz gerekiyordu ama bir gün önce kakasını az yaptığı için bu sabah yapacağını düşünüyordum. O yüzden Can’ı göz hafsinde tutup bir yandan iş yaparak kakayı bekledim. Çok geçmeden poposun da bir şeyler hisseden Can’ın garip bakışlarından fark ettim. Ve tuvalate koştuk. Kakamızı yaptık. Alkış kıyamet :) Sonrada giyinip dışarı çıktık. Ve herhangi bir sorun yaşamadan eve döndük. Gelince tuvalete oturttum çişini yapsın diye ama inatlaşıp yapmadı. Sonra ben yemek hazırlamak için mutfağa gittiğimde oturma odasının koltuğuna yapmıştı. Tepkisizce değiştirdik altımızı. Yemeğimizi yedik(Emin olun yazdığımın yüz bin katı sürede oldu bu iş). Sonra ablamlar gelicekti. Onları bekledik. Onların yanındada bir kaza olmadı. Onlar gidince çişimizi yaptık ve öğlen uykumuzu uyduk. Uykudan kuru katlı:) Genelde öğlen uykularından kuru kalkıyor zaten. Kalkınca oturtuyorum hemen ama bazen sinirlenip yapmıyor. Ogün için başka kazamız yok. Tuvalete oturtunca onu hikayeler, masallar, kitaplarla oyalamaya çalışıyorum. Ama bu süreçte şımarıp yapmayabiliyor da. Bir kere altımıza kaçırmadan başka gün içinde vukuatımız yok. Parka inmeden ve geldikten sonrada babası ile tuvalete yaptılar. Bugünde böyle geçti…

5.Gün: Bu sabah can uyanıp benim odama geldiğinde altı ıslaktı. Sabaha karşı yine kaçırmışız. Değiştirdik tepkisizce. Tuvalete oturup biraz daha yaptık. Kahvaltımızdan sonra biraz oynayıp meyve yemek için balkona çıktık. Balkonu yıkarken meyve kakalıyorum. Laf aramızda en çokta balkonda rahat ediyorum. Yapsa da bir su tutuyorsun gidiyor. Bugün bir önceki günden farklı olarak külotlarını çok seven Can’ın onlara olan güveninine karşılık ablamında tavsiyesi ile külodunu giydirmedim evde. Bütün gün öyle açık popo ile gezdi. Kendinin de hoşuna gitti ve birşey geldiğinde daha iyi fark etti. Öğlenden önceki çişini de tuvalete yaptırdım.Kendi söylemiyor ama ben genelde 2-2,5 saatte bir tuvalete oturtuyorum. Öğlen uykusundan kuru uyandı. Tuvalete götürdüm ama yapmak istemedi. Biraz oturttum ama inatlaşmamak içi çokta ısrar edemedim. Kalktık, bir süre sonra oyun oynarken çişini yaptı. Hiç ses etmeden değiştirdim. Günde 1 defa altına kaçırmak ilk hafta için normal sanırım :) okadar olacak, gerçi ben götürmesem tuvalete ortalık göl olur büyük ihtimal :) Akşam Ahmet gelince ani bir karar ile yazlığa gitmeye karar verdik. Aslında çok tedirgindim araba ile yolculuk 1 -1.5 saat sonrasında başka bir ev, başka bir yatak… Neyse gözümüzü kararttık çişimizi evde yapıp, alıştırma kilodumuzu giyip arabaya bindik. Gitmeden önce Can’a tuvalet eğitimine başlarken kakasını yapmamakta direnince onu en çok mutlu edecek şeyi vaad ettik. Agoraya gidilecek ve oradaki arabalara binilecek. Can buna çok sevinmişti. Kakasını tuvalete yaptığı içinde hafta içi sözümüzü tutmak gerekirdi.Agora’ya uğradık yol üstünde.Onlar babası ile oyuncaklara gittiler, bende Reyhandan bir şeyler almaya.Sonra tekrar arabada buluşup yola düştük. Vukaat olmadan yazlığa vardık. Ve hemen adaptörümüzü koyup Ömer ağabeymizinde rehberliği ile çişimizi yaptık :) Çok mutluyuz.Gece yatmadan da çişimizi yapınca sevinç bende tavan. Yatmadan yatağı koruyucu ile kapladım, alıştırma kilodumuzu da giydik. Gece 3 gibi de çişe kalkınca hooooop sabah kuru uyandık….İlk gece başarı ile atlatıldı.YAŞASIN!!!

6.Gün: Sabah sorunsuzdu.Öğle uykusundanda kuru kalktık, uyanınca çişimizi yaptık…Sonra denize gittik. Orda da hiç istemedi yapmak. Ama akşamüstü ben babasının gözetiminde balkonda sanırken meğer sevgili kocam mangala dalmış ve Can Bey’de bu rahatlıkla çişini kakasını altına yapmış…Temizlemek inan uğraşmaktan daha zor… Biraz moralim bozuldu ama kendimi rahatlattım. Nihayetinde çocuk 2 seneden fazla bezle gezdi, birden alışması kolay değil bu yeni olaya…Zaman tanımalı…Tracy kitabındada öyle diyor…Zaman verin…Kontrol edin…


8.Gün: Bugün Can’ın ağabeyleri Ömer ve kerem bizde misafirdi. Can onları bizzat bizim tuvalettede gözlemledi. Bende Can’ın zamanlarını daha iyi öğrendim sanırım ki hiç kaza yaşamadık. Götürdüklerimde de pek itiraz etmeden hep yaptı :) Sanırım ağabeylerin olumlu etkisi oldu Can’a…Üstlelik onların bizde olduğu 2 gün boyunca yemek ve uyku saatleri dışında pek yanıma gelmedi… evde oyun oynayacak birileri olunca çok rahat…İstediğin gibi sen işin ile ilgileniyorsun… 2 çocuk şart dedikleri bundan olsa gerek…

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Tuvalet Eğitimine Başlarken...

        Öncelikle çok okudum. Hem uzman kitap ve makalelerini hemde bu konuda tecrübe etmiş annelerin bloglarını ve tabiki de forumları... Hepsinde söylenen ortak bir şey vardı:SABIR! Tabi ki de bunca zaman bez bağladığınız, altına yapmasını istediğiniz çocuğunuzun birden bire bu yeni duruma şıp diye ayak uydurması beklenemezdi...Araştırırken öğrendim ki aslında çocuklarımız doğdukları anda bez bağlanmak istemezlermiş...Bütün o bez bağlarken yaşadığımız isyanların nedeni buymuş...Doğduktan sonra bebeğin verdiği sinyalleri takip edip tuvalete yaptırmak. Bunun ile ilgili internetten "Bezsiz Bebek" yazarak ayrıntılara ulaşabilirler...Neyse biz bu safhayı çoktan geçmiştik zaten...Bizimkiler bezli bebeklerdi...Biz buna alıştırmıştık...Şimdide tuvalete alıştırma zamanı idi...Beze alıştırmak kadar kolay olmayacağı kuşkusuz...Öncelikle kendimi bu fikre hazırladım...Taaa kış aylarından beri bu fikir aklımda, zira yaz tatili evde olmam sebebi de eklenince en uygun zamandı... Can'a arabalı külotlar aldım aylar öncesinden...Ona anlattım gösterip; bu yaz artık bez bağlamayacağımı onunda tıpkı abileri gibi bu külotlardan giyeceğini...Onuda aylar öncesinden alıştırdım bu fikre...Okulların kapanması ile birlikte halıları kaldırdık...Koltuklara örtüler serdik...Her yatağa birer Can'ın yatağına 2 alez aldım. 3 tane alıştırma külodu aldım birde geçen yazdan kalma huggies maya bezlerimizi ortaya çıkardım. Sıra Can'ın yatağını hazırlama gelince 2 kat alez ve üzerlerine çarşaf geçirdim. En üstede bebekken kullandığımız kullan at alt açmalardan koyup üzerine bir kat daha çarşaf açtım. Böylece gece altına kaçırmalarına hazırdım. Birkaç defa yapma ihtimaline karşıda birkaç kat açtım ki kuzumun uykusu fazla bölünmeden kirlenen katı hemen çekip diğer katta uykuya devam etsindi :) Başlamak için yazlıkta kaldığımız süreci tercih etmedim. Başlangıcı çocuğun kendini güvende hissettiği alışık olduğu yerde yapın diyor uzmanlar. Lazımlık tercih etmedim çünkü ablamın oğlundan lazımlık kullanımına şahit olmuşluğum vardı. Hem her yere taşıma derdinden ötürü hemde temizlemek bana zor geldiğinden direk adaptör ile başlamayı tercih ettim. Adaptörü 1 sene önceden almıştım zaten. Ben tuvalete gittiğimde Can'da geliyor ve ben klozette iken oda banyo halısının üzerine koyduğu adaptörüne oturuyor beni gözlemliyordu...Bu yüzden eğitime başladığımızda Can orada sıra ile neler yapılacağını biliyordu. Çamaşırını indirme-adaptöre otuma-tuvalet kağıdı kullanımı-sifon çekme ve el yıkama sırası :) Ve hazırız... Birkaç gün öncesinden de içinde azalmakta olan bez paketini gösterip annecim bak bezimiz az kalmış.Bitince bir daha almayacağız. Artık sende çişini-kakanı tuvalete yapacak, külot giyeceksin diye son altyapı çalışmalarını yaptık.Ve hazırız...Pazartesi günü İzmir'e evimize dönüp tuvalet eğitimimize başlıyoruz...Gün gün gelişmeleri yazacağım :)

16 Temmuz 2013 Salı

Ağladım ama rahatlamadım...

         Oturdum ağladım, halada ağlayasım var... Ruh halim pek yorgun, ağlamaklı bu aralar...Ama beni esas yoran şey Can'ın daha sabah ilk öğünden başlayarak gün boyu ona sunduğum her yiyeceğe yemek istemiyorum, tokum ben diye yaklaşması...Hakikaten çok ama çok yoruyor bu beynimi ve ruhumu...Çok geriliyorum...Zaman zaman kendimi telkin edip bir süre sakin bir anne oluyorum ama sonra zaman ve çevre etkisi ile canavarlaşıyormuyum neyim? Bende anlamıyorum...Ama gereksiz bir ısrar ve abartı değil kızmam bunu biliyorum çünkü Can sabah uyandığında bile tok...
            Bu aralar yazlıkta olmamızın, kalabalıkta şımarmasınında etkisi ile sık sık gözyaşlarına başvuruyor ilgi çekmek için...Yemek konusunda yüz bulamayıncada bu sefer diğer taktiğiine geçiyor bir süre senle muatap olmadan kendi zaman geçiriyor(Ona bulaşmayasın diye) sonra canı sıkılmaya başlayıncada bahaneler bulmaya çalışıyor yiyeceklere o büyük, o şöyle, o böyle...Sadece meyve ve ıvır zıvır şeyleri çiğneyerek yiyor can...2 yaşını geçti ve bu kadarına ancak alıştırabildim. Anlatırken bile çok yorgunum... Biliyorum Allah dert vermesin, sağlık versin, geçicek, büyüyünce yiyecek bu günleri hatırlayıp ne boş üzülmüşüm diycem ama şu an o kadar olgun düşünemiyorum en azından bu kadar sık yaşayınca...

14 Temmuz 2013 Pazar

Can yazlıkta...


     Sabah yüzümüzü yıkamadan top oynuyoruz...Can abileri ile yazlıkta ve pek keyfi yerinde... Çenesi de iyice düştü burda. Kelime haznemizde artık bir çocuktan beklenmeyecek laflar. Her an bizi şaşırtıyor. Şımarıklık had safhada artık... İlk günler abileri ile daha güzel zaman geçirirken günler geçtikçe yüz göz olmanın etkisi ile sık sık mızıkçılık yapıyor. Denize de gidiyoruz ama kenarında kumla oynamak girmekten daha favorimiz...Bu hafta artık biraz daha oyun oynaya oynaya suda ayaklarını kollarını çırptı, yere bastı denizde...Paşalimanın denizinde hiç dalga olmadığından sanırım orda biraz daha rahat bıraktı kendini...Günler böyle geçiyor çeşmede...


10 Temmuz 2013 Çarşamba

Sabır.....

             Sabır, sabır, sabır.... diyorum başkada birşey diyemiyorum... bu terrible two kardeşin bize uğraması sıklaştı üstelik destursuz çok anlamsız zamanlarda geliyor ve epey kalıyor geldikçe...
            Sabah bir kalkınca başlıyor zaten mızmızlıklar, absürt şeylerden arıza çıkarmalar. Takıntılar had safhada zaten, bazı şeyler onun dediği gibi olsun istiyor.oraya oturma, oraya gelme, onu sen elleme bu aralar duyunca şaşırmadığımız şeyler. Abileri ile denize götürdüm bugün üçünü gözümü karartıp...Keşke karartmasaydım başıma ağrılar girdi...Can bey denize girmek istemedi deniz dalgalı çünkü...Eeee iyi ısrar etmiyoruz zaten de abileride deniz delisi denizden çıkmak istemiyorlar. Bir süre abileri ile kum oynadı.Ondada kuru kumu eliyle alıp üstümüze attığından ve rüzgarın etkisi ile o kumlar gözümüze kaçtığından kimse oynamak istemiyor can ile...Yapma desen zaten inadına yapıyor...Takınca takıyor...Kumsaldaki özgürce gezen Can'ın peşindenmi koşayım yoksa emanet abileri mi denizde takip edeyim şaştım kaldım...Valla ne yalan söyliyim keremle-ömer bir ara Allah'a emanettiler. Neyse Sağsağlim çıktık denizden...Plajdan toparlanıp arabaya binmemiz görülmeye değerdi...Dönüş yolunda dondurma yemek istediler markette durduk, dondurmalarımızı seçtik,aldık. bu seferde dondurmayı açınca kıyamet koptu Can bey magnum'un içinden sıkan sütlü dondurma kısmını görünce kıyameti kopardı, içi dışı çikolata istiyormuş...Bir terrible two vakkasıda yolda yaşandı.Dondurmamı yedik dondurmamı bizi yedi bilmiyorum...Eve geldik bu seferde ben yıkanmıycam kabusu...Normalde yıkanmaya bayılan çocuğa yine geldi bizim terrible two....1 saat boş yere bunun için gözyaşı dökdük, dahası yıkanırkende ağladı...Sakinleştirene kadar öldük...Evdeki herkesin eli ayağına dolaştı tamam ben alışık olduğumdan sakinim gerçi uzun sürünce ister istemez bende geriliyorum...Oynarkende aynı bir anda kendini yere kapatıp ağlama numarası yapıp tepiniyor...

                Geçicek biliyorum ama çok zorluyor çok....

Can'dan...

Ben:can bunu tutarımısın?
Can:ellerim dolu benim kaç elim var anne :~


Can:parka gidip denize arabasını verenimi?
Ben: şimdi güneş park akşamüstü gideriz zaten Deniz'de bu Güneş'te Park'ta değildir 
Can:tamam da ben bir bakayım da geleyim anne

Yolda yürüyoruz...
Can:Anne bana güveniyormusun?
Ben: Errrorr.....

1 saatdan fazla babası tarafından saklanan can uyumaz ve annesini ister,anne gelir
Ben:can neden uyumadın hala , hani babamla uyuyacaktım
Can: vazgeçtim
Ben: hımmmm
Can: baba çok yavaş sallıyor anne

Arkadaşı Derin'in bize geleceğini duyan Can üstüne yeni ciciler giymek istediğini söyledi.Odasına gittik dolabından askılı bir tişört-şort çıkardım.Hava çok sıcak çünkü...Ama Can hemen itiraz etti...
Can: Onları değil anne dolabı aç.
Anne: Neden? bunlar güzel oğlum bunları giy.
Can: Hayır anne hayır..
Gömlekle keten bir şortunu askıdan göstererek
" Baba gibi giyincem anne baba gibi" dedi. :)

4 Temmuz 2013 Perşembe

Sarmada sardık...


                Yaz tatili hamarat anne ve oğlu zaman geçirme etkinliklerimiz devam etmekte :)  Bugünde sarma sardık oğlumla Can beni izledi aynı benim gibi tabağa yaprağı koydu içinede pilav koy anne dedi ve eliyle yumcuklayıp oldu diye bana uzatıp bir daha yaprak istedi...Gerçi ortalık battımı battı...Benim iş yavaşladımı yavaşladı...Her yer yağ oldumu oldu...Ama sarmalarda pek bir lezzetli oldu be...

26 Haziran 2013 Çarşamba

Vişne Reçelimiz :)


              Valla yapcak birşey yok tatil başladı bütün gün evde sıkılıyor çocuk...Etkinlik şart, iş yapmakta şart.Hal böyle olunca sevgili oğlumla sıvadık kolları annemin verdiği bahçe vişnelerini reçel yapıcaz. Can saplarını ayıklayıp bana uzattı bende çekirdeklerini çıkardım. yarım kilo vişneyi büyük ciddiyetle tamamladık.Sonra üstüne şekeri koyup beklettik. Can öğle uykusuna yatarken bende kısık ateşle ocağa koydum reçeli yavaş yavaş kaynasın diye... Eeee senmisin güzel vişne reçeli yapma hayali kuran sevgili oğlumun o gün öğle uykusuna dalmayacağı tuttu, çok uzun süre kaynayan vişneler ise ağda kıvamını aldılar bile... Emeğimize çok üzüldük çok...Neyseki can yemek yemeği sevmediği için vişneler nerde reçeli yiycem falan demez.Bide tuttursa ayıkla pirincin aşını...İşhtahsız çocuğunun olmasının faydaları;)

22 Haziran 2013 Cumartesi

Ağacada çıktım...

          
 Bu hafta sonu çeşme'ye geldik nihayet. Can özgürlüğünü ilan etti istediği gibi çıkıyor giriyor eve-bahçeye... Tabi izmir'de dışarıya mutlaka biri ile çıkabildiğinden buradaki başına buyrukluk ona pek keyif verdi. Rüştünü ispat etmiş gibi bir havalar sormayın gitsin... Yazlığa gidicez diyip duruyordu günlerdir anneannesinin ve dedesinin anlatmasından ama geçen yazdan pek birşey hatırlamıyor sanırım. Çünkü bir yere 2.gidişimizde bile hemen daha önce gelmiştik buraya der can. Neyse deniz fikri konuşurken her ne ladar sempatik gelse, suyu çok sevsede denizi görünce sanırım büyüklüğünden dolayı ona ürkütücü geliyor. Bu hafta sonu denedik ama girmek istemedi, bizde üstelemedik. Biraz babası ile kum oynadı ama ona bile gönlü yoktu ki pek, gidelim hemen dedi sürekli...Ve ağaçlarda kayısılarımız olmuş...Çocuk olup da ağaca çıkıp meyve koparmamak olur mu? Can her ne kadar merdiven yardımı alsa da ağaçtan kayısılarını topladı bugün... Tadına baktımı diye soranlara cevap verme gereğini bile duymuyorum...Can yemeği değil ikramı seven bir çocuk bunu artık anlamış olmalıyız... Ve tabi   ki kayısının tadını hala^ bilmiyor benim miniğim...

15 Haziran 2013 Cumartesi

Vapur sefamız...


                   Oyun gurubumuzun bu yıl için son etkinlik günü...Bundan sonra herkez biryerlere dağılacak tatil için jübileyi çocuklara ilk ve değişik gelen bir etkinlikle yapalım dedik. Arabalı vapur ile bostanlıya gidelim hem vapurla tanışşınlar bu ulaşımı da görsünler hemde bostanlıda çok güzel ve büyük bir park varmış iskelenin karşısında orada da oynasınlar dedik... Saat 15.20 vapuruna ucu ucuna yetiştik ama hepimiz yetiştik :) Çok keyifliydi, çocuklar çok sevdi vapuru... Parkta da çok eğlendiler takiiii Burağımız düşene kadar. Düştü ve çok üzün süre ağladı...Sibel hemen hastaneye götürmek istedi ki ne kadar haklı olduğunu götürünce anladık. Kol 3 yerden kırık ve alçı :( Çok üzüldük...Hani diyoruz ya biraz rahat bırakmak lazım bir tarafı kırılsada çok zor yaaaa...Gerçi olacaksa oluyor, şans biraz...Can çok üzüldü...Her yerde, herkese bunu anlatıyor kuzum...


18 Mayıs 2013 Cumartesi

Hayvanat Bahçesindeyiz...


Dün eve gelince Can'a yarın arkadaşlarıyla hayvanat bahçesine gideceğimiz haberini verdim. Ve Can'ın ilk tepkisi ben Burak'ın elini tutup geziden demek oldu. Gerçektende öylede oldu el ele gezdiler hep. Ve biz yani aylardır bu dörtlüyü aynı karade yakalayamayan zavallı anneler hayret içinde bol bol poz çektik.


17 Mayıs 2013 Cuma

Uykun Bittimi...

            
             Sabahım 6'sında tıkırtı sesi ile uyandım, uykum çok incedir benim tık dese uyanırım biri. Bir baktım Can yataktan kalkmış odanın kapısına doğru yönelmiş uyandığı mı görünce dönüp dünyanın en şirin sesi ile "Annem uykun bittimi seninde" diyor...İnanamadım ama neye; okula gitmediğim tek sabahta bu kadar erken uyandığımamı? Yoksa benim gibi bir uyku delisi ve sabah nemrutunun bunu duyduğunda çemkirmek yerine gülümsediğine mi? :) Ama hayır cevabım herşeye rağmen netti "HAYIR UYKUM BİTMEDİ, BİTMEDİ HENÜZ" nasıl bitebilir ki? Gecenin bir vakti yatağın neresine kaçsam ağzıma sokulan bir minik ayak bulurken nasıl bitebilir... Ama şikayetçi değilim seviyorum ben bu kuzunun gecenin bir vakti uyanıp yanıma gelmesini, kokusunu duymayı...Kendimi daha iyi hissediyorum.O yüzden ya odasını 5 aylıkken ayırmışken tekrar benim yatağa alışmışmasına ses çıkarmamam... Oda gidicek birgün...Ve ben çıkarabildiğim kadar bu güzelliğin keyfini çıkarıcam...

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Can büyürken...


           Aynı evde bir ufaklıkla yaşıyorsanız ister istemez onunda yaşam şartlarını düşünmek ve kolaylaştırmak zorunda kalıyorsunuz. Can ellerini, yüzünü kendi yıkamayı isteyen ve bunu çoğu çocuk gibi seremoniye dönüştüren bir ufaklık.Hal böyle olunca kucağında tut tut nereye kadar? Koydum ayaklarının altına tabureyi:; boy sorununu biraz olsun çözdük bu yolla ama çocuk hala musluğa yetişemiyor bende böyle bir çözüm buldum Can'ın şampuan şişesinin ucunu musluk gibi açıp taktım, ohh mis... Çocuğum artık saatlerce kendi başına yıkıyor elini yüzünü...O mutlu ben mutlu :)

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Karpuz yiyişini yediğim...



             Bizim oğlan geçen akşam aşerdi...Can'ın yemek için birşey istediği pek görülmez , istese de pek yemez zaten ama yinede istediği anda pervane oluruz hemen. Geçen akşamda karpuz çekti canı... Evde yok tabi malum mevsimi daha yeni yeni başlıyor. Hemen baba ile almaya gittiler. dönünce hemen kestik ve sanırım fotograf herşeyi anlatıyor. Ağlasam mı gülsem mi bilemedim... Aslında oğlumun hiç bir şekilde çigneme ve pütürlü yeme sorunu yok ama gel gör ki annesiyle uğrşmayı pek seviyor olacakki başka zaman yemiyor...

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Forum Kids'de oyun gurubu...


Bu hafta oyun gurubu forum kidsteydi. Evimizde o sabah böcek ilaçlaması olduğu için biz sabah erken yollara düştük. Önce bauhouse'a uğradık. Orda Can'ın yaklaşan öğlen çorbası saati nedeni ile bahçe bölümünde epeyce rezil olduk :) Sonra forum'a geçtik biraz sonrada ekip geldi.Alışverişden sonra Leman Kültüre oturduk. Ama bide ne görelim gençler yada kendini genç hissedenler;) ayrı masada takıldı. Çok tatlılardı...Sonrada aşağıdaki oyuncaklara bindiler. Trene bayıldılar.Bozuk çarpışan arabalara bindiler,  Ardından zıpladılar bol bol...Çok yorucu ama keyifli bir gün oldu...




2 Mayıs 2013 Perşembe

Can'ın eli Makas Tuttu...


Makas'a sanırım her çocuğun bir merakı vardır. Neyseki Can küçüklükten itibaren Tracy Hog'un benim-senin-onun kavramlarını öğretmelisiniz demesi üzerine bende bebeklikten bu ayrımları hep anlattım Can'a ki sanırım anladı, o ayrımı yapabiliyor. Evde annenin ve babanın makasları var ve onlar çooook tehlikeli Can'a göre...Tabi Can'ında makası vardı plastik hiçbir kesme özelliği olmayan bir makas görüntülü makasla(daha doğrusu bu doktor çantasının bir ekipmanı idi) oyaladık bugüne kadar Can'ı...Ama artık büyüdü hem küçük motor kas gelişimi için önemli diyerekden eline yine ucu sivri olmayan ama kağıt kesen bir makas verdim artık...Bir hevesli bir hevesli, evde kesilmedik kağıt kalmadı nerdeyse...Bide bir mutlu oluyor kesince...İlk tuttuğunda çok zorlandı ama bir iki kullanmadan sonra alıştı artık...Erken mi diyordum ama tam zamanıymış meger...







30 Nisan 2013 Salı

İtfaiyeci Sam :)

        Valla Allah razı olsun bu Sam amcadan bizim ev sayesinde hala var. Habire hepimizi kurtarıyor. Başımız sıkıştı mı hemen çağırıyoruz Sam'i sağ olsun koşup geliyor. Can'ın favorisi bu bu aralar.hatta bu uğurda ufak bir itfaiye seti aldık. bu setle sürekli oyun kurup düşen, çarpan, başına bir iş gelen diğer arabaları ve oyuncakları kurtardırtıyoruz....Hatta biliyorum çok kötü bir şey ama ben iştahsız zor bir çocuk annesi olarak o kınadığım tv karşısında yemek yediren annelerden biri oldum ve yemek saatlerini Sam amcanın saatlerine denk getirmeye çalışıyorum.Hemen arkasından başlayan Bora Usta ilede yemeğin kalanını toparlayıp, görevimi başarı ile hallediyorum, kimse kusura bakmasın...
      Sam o kadar önemli ki bizim için sadece yemek yerken işe yaramıyor, Sabah totosunda pireler uçuşan ve evden çıkmak zorunda kalan anneninde imdadına yetişiyor Sam amca, onla ilgili bir sohbete başladımmıydı aynı odada Can'ın gözler hemen faltaşı gibi açılıyor, bide bakmış uyanmış giyinmeye bile başlamışız :) 
       İyi ki varsın Sam Amca...

29 Nisan 2013 Pazartesi

Can'dan inciler....

          Bir titizlik bir titizlik bazen hayret verici...Dün parka giderken hangi topunu götürmek istersin dedim...Hiçbirini götürmeyelim pis olur dedi...Sonra ne yaptı dersinizi? Parkta saatlerce başka bir çocuğun topunu alıp oynadı....

          Bu titizliğini kıyafetlerini temiz tutma yada oyuncaklarını, odanı toplama konusundada sürdürsene sevgili oğlum... Ama nerde.....Pehhhh....
Can balkondaki civcivleri yıkar ve dolayısı ile kendiinide....