28 Ekim 2013 Pazartesi

Komşular...



                  "Annem çok fındık dimi çok tatlı Aras" bu sözler Aras'ın yanağından makas alırken Can'ın küçük yüreğinden dökülen sevgi sözcükler... Bugün parkdaydılar komşular, pek bir iyiydiler Maaşallah :)

25 Ekim 2013 Cuma

Mutlu Son :)

 
         Anneannemiz ve dedemiz bugün sağ sağlim döndüler. Can günlerdir heyecanlı hava alanına gidicez diye. Yol boyu arabada anne bugün çok eğlenicez deyip durdu. Ama esas heyecanı hava alanı değilmiş gidince gördük. Çok özlemiş anneanne ve dedesini. Çok düşkün değildi Can. Helede ortamda biz varsat annemle pek muatab olmazdı ama hiç elini bırakmadı, eve gelene kadar annemden ayrılmadı. Meğer çok özlemiş kuzucum. Gidip gelip öptü anneannesini. Dedesinide özlemiş tabikide. İyiki varlar... Eksiktik. Tamamlandık...

23 Ekim 2013 Çarşamba

Oyunlar...

    Klasik her erkek çocuğu gibi Can'ında en sevdiği oyunların başında geliyor araba oynamak. Deli gibi saatlerce sürmek, çarpıştırmak... Ben sevmiyorum hem de hiççç... yiğenim Kerem ile de aynı sıkıntıları yaşamıştım oda hep tatillerde geldiğinde aynı şeyi isterdi ama onlar kısa süreli geldiği için kırmaz, tahammül ederdim, sıkılarak pek tabiiii... Ama Can öyle değil hergün ve mütamadiyen günde 3 kez istiyor. Her seferinde bende başka birşey öneriyorum ama nafile cevap aynı " Önce biraz araba oynayalım sonrada senin istediğini oynarız :("  Neyseki Can'ın seveceği başka bir etkinlik buldum denemeler sonucu. Kart oyunları! Evet adam seviyor kartları ve onlarla oynanan basit oyunları. Meraklı Minik dergisine takılıyoruz bir kaç aydır. Bu derginin en sevdiğim yönü her ay bir kaç kart oyunu birden vermesi. Hepsini bir göstermiyorum Can'a, alınca saklıyorum. Teker teker çıkarıyorum bunaldığımız anlarda çooook işe yarıyor. Mesela geçende basit bir tren tombalası vermiş dergi Can epey sevdi bu oyunu yanlız üstüste Can kaybederse epey sorun oluyor. Kaybetmeye hiç mi hiç tahammülü yok. Küsüyor hemen oynamıyor sonrada... Olsun her seferinde o kazansada araba oynamaktan daha zevkli bu kart oyunları bence :)



22 Ekim 2013 Salı

Nerden geldiyse bu büyüme hevesi birden

Okadar çok büyüycem ya
 Kollarım uzuycak ya
Bak bu kolumda büyüyecek ya
Kafamda büyüyecek
Böyle çok mama yiycem ya
Böyle kocaman olcam ya
Kendim yıkancam
böyle sizi geçcem 


Bak sağlıklıyım
Biraz gücüm var koşabilirim
Senin koluna vurayım sağlıklı mı bakayım
Bak karnımda kocaman


(Can'ı uyutmaya çalışırken birden bunları söyledi)



16 Ekim 2013 Çarşamba

Bugün Bayram...

Şekil 1 Bayram Çocuğu

          Bayram çocuğumla başlayan her bayram şüphesiz en güzel en mutlu bayramım olacak ama keşkelerimde yok değil. Keşke; sabah o müthiş boyun ağrısı ile uyanmasaydım, Keşke annem babam burda olsalardı... Evet buruktuk bu bayram biraz Annem ile babam henüz dönmediler Hac'dan. gerçi kurban bayramını en çok istedikleri, geçirebilecekleri en güzel yerde geçiriyorlar. Ben bilmiyordum Kurban bayramı aslında HAc'a gidenlerin bayramı imiş sadece bizlerde onların sevincine ortak olmak için bayram yapıyormuşuz. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp dedim :) Ama eksiklikleri bayramda daha çok hissediliyor. Bizde çekirdek aile olarak bayramlaştık ilk gün sabah. Can ellerimizi öpüp bayram harçlıklarını kaptı bizden ama başka kimsenin elini öptüremedik bayram boyunca. Öğleden sonra büyük olan ben olduğum için gülcan teyzemiz bize geldi yemeğe sonrasındada biz büyük babanne ve halaları ziyaret ettik. Ertesi günde sevgili komşularımız yani oğlumun biricik arkadaşı Araslar geldi bayramlaşmaya :)  Bayramın 2. gün akşamı içimize kasvet çökmüş kendimizi dışarı atmıştıkki ablamlar aradı yoldayız diye tabi çoook sevindik ve hemen annemlerde buluştuk. Bayramlar kalabalık güzel derler ya çok doğru demişler...





14 Ekim 2013 Pazartesi

Uyku=Sallama

          Evde Can ile uzun zaman geçirmenin iyi yanları olduğu kadar kötü yanları da var tabi. İster istemez yüz göz olduk ve nerde ise tepemize mıçacak :) Gerçi inat dönemine(Namı değer 3 yaş sendromu) girmemizlede ilgisi var ama yinede işler sarpa sarmadan dur demek lazım. Ama çokta sert olmadan çokta yumuşak olmadan derken insan bazen duvara dönüp avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor. Derin nefes alıyorum böylece anlarda ben ve hemen Can'ı ne kadar sevdiğimi düşünmeye çalışıyorum ki sakinleşip kendime hakim olayım fazla sinirlenip ortam gerilmeden ve hemen Can'ın ilgisini başka bir şeye çekmeye çalışıyorum. Yoksa hele bide olayı ört bas etmeyip üstüne gittinmiydi vay haline, artık durdurabilene aşk olsun.

         Bu haftaki sıkıntımız uyku!!! Her çocuklu 10 aileden rahat 6 sının sorunudur sanırım bu. Bizim uyku olayı çok dalgalı. Can 5,5 aylıktı uzmanları dinleyip odasını ayırdığımızda. Sonra 19. aydan sonra hem okula erken gittiğim için uykusuzluğa dayanamayıp yorgunluktan hem de tecrübeli annelerin özleyeceksin bu günleri büyüyünce zaten seninle uyumak istemeyecek sözlerinden etkilenerek ve onun mis kokusuna dayanamayarak yatağıma aldım Can'ı. Zaten bir kere aldınmıydı bittin, artık hep istiyor. Pişman mıyım HAYIR!!! Tadını çıkardım. Ama gel gör ki 28.ayda tuvalet eğitimine başlamadan yatağına alıştırmam gerekiyordu, olası kazalara karşı :)

        Hiç kolay olmadı. 1 hafta boyunca her gece ağladı. Defalarca tekrar etti usanmadan, bıkmadan "Anne senin yatağında uyumak istiyorum diye" Her seferinde aynı sakinlikle "Olmaz annem burası senin yatağın sen burda uyuyacaksın, orasıda benim yatağım. Ama ben zaten senin yanında yatıyorum, yine beraber uyuyoruz" telkinlerim ile ve birkaç gece onun odasında yatmam sureti ile bunu aştık. Artık Can teklif bile etmiyor:)

        Lakin bir sıkıntımız vardı sallayarak uyuyordu Can. Evet buna biz alıştırdık ama yine bebekken çaresiz kaldığımız bir gece mecbur kalmıştık. Can gece uykusunu pek sevmezdi bebekken, bizde çok yorulurduk. Yanlış olduğunu bile bile buna alıştırdık onu. Ama artık çok zor geliyor, hem büyüyor hemde inatlaşıp bazen uymak istemiyor 1 saat ben sallıyorum 1 saat babası ve ikimizinde bacakları ve sinirleri pert bir hale geliyoruz 2 saat sonra elimizde 1 adet uyanık Can ile :)

         3 gece üst üste sabrımız zorlanınca yok dedim bu böyle olmayacak hazır tatildeyken ve Can ile sadece ben ve babası ilgilenirken... İlk gece saat 4'te uyudu, ikinci gece saat 1'de uyudu. Bugün öğlen uykusunda yatırdık ama uyumadı. Şimdi günlerin uykusuzluğu ve bugün sokakta çok koşmasının da etkisi ile yatağa yatınca  9. 30 itibari ile nakavt oldu :) Umarım bunuda aşabiliriz. Can'a uyumayı öğretmemiz lazım. Uyku=sallama kavramını silmeye çalışıyoruz şimdilerde. Sanırım öğle uykusu bu süreçte biraz kaynayacak ama napalım, annem gelince erken kalkmanında etkisi ile belki onada alışır...

10 Ekim 2013 Perşembe

Can ile Can Sıkıntısı :)



          Bugünlerde etkinlik bulma telaşındayız hep aynı şeyler sıkıyor onuda(Araba oynamak hariç ama oda beni sıkıyor) Yaptığımız etkinlikler; Süngerle boyama yaptık biraz sevdi, tuvalet kağıdından elmalar yaptık, sevmedi. Bu aralar arabalarından sonraki favori etkinliği ipadden kamerayı açıp absürt resimler çekmek, bizde ana-oğul eğleniyoruz işte...







8 Ekim 2013 Salı

İlkler Günü


            Bugün ilkler günü. Hem Can ilk defa pantolonunu kendi giymeye çalıştı :) ve ufak yardımlar ile başarılı oldu hemde çok sevgili arkadaşımız Alp ile ilk defa canı cigeri arabalarını paylaşıp birlikte oynadı. Bizde hemen dünya gözü ile bir daha göremeyiz diye fotograf makinelerine sarıldık Esra ile ve bu anı belgeleyip ölümsüzleştirdik.. Tabiki de her güzel şey gibi bu uyum sürecide uzun sürmedi ve bitti...Yerini gözyaşlarına bıraktı ama olsun. Umut vaat ediyorlar, hemde çooook güzeller...

7 Ekim 2013 Pazartesi

Tatil Başlasın...

         Anneannemiz ve dedemizi Hac'a gönderdik. Can ile 20 gün beraberiz. Yarıyıl tatilinden bile uzun bir süre gerçi bu sürenin 9 günü bayram tatili olacak ve zaten tatil olacaktık. Bakalım nasıl geçecek. İlk yalnız kaldığımız gün bugün dü... Çok keyifli geçti. Tahmin edeceğiniz üzere tuvalet eğitiminde yaşadığımız sorunlarda halloldu gibi. İnatlaşma en azından bu konuda bitti gibi. Tuvaletini tekrar söylemeye başladı oğlum. Tıpkı yaz sonu olduğu gibi gelince koşarak tuvalete gidiyoruz. Çalışmama bu kadar net tepkiler koyması üzücü... Beraber olduk mu sorun yok... Neyse ki şimdilik ucuz atlattık sayılır 3 haftalık bir başa dönüş sadece...Umarım annemler gelipte tekrar okula başladığımda tekrar etmez...

      Bugün yine internetten  gördüğüm bir etkinliği denedik bulaşık süngeri ile gökkuşağı yap(maya çalış)tık. Can sevdi süngeri özgürce fon kartona sürmeyi...
     

     Birde bugün yatmaya hazırlanmak için kalktığımızda her zaman olduğu gibi yatmayalım dedi biz olmaz deyincede "Durun durun biraz önce düşünelim sonra konuşalım bunu" dedi. Kaldık ikimizde ahmetle :) Sanırım biz birşeyi tutturup ağladığında ikna etmek için tamam konuşalım, anlatayım bak neden yapacağımızı diyoruz ya oradan esinlendi...

      Bir süredir kitap okumayı pek tercih etmiyoruz. Okuma ağzınla anlat diyor elime kitap alınca. Masal anlatmamı daha çok tercih ediyor. Geçici olduğunu düşünüyorum çünkü bugün arabalarla ilgili bir kitabı okumayı önerdiğimizde reddetmedi. Demekki ilgi alanından kaynaklı bir dönem. Zira şu aralar arabalar ile yatıp kalktığı düşünürsek bu çokta şaşırtıcı bir sonuç değil zaten.

        Kitaplara bakıp kendide uydurmasyon masallar anlatıyor.Okuyor gibi yapıyor. Yanlız yanında kendim için kitap okumak çok zor. Hemen gelip sayfalarımı çevirmeye başlıyor. Model olayım diyede okumak istiyorum akşamları en azından ahmet ile oynarlarken ama çok zor. Bugün geçenlerde istediğim Sabiha Paktuna'nın Davranışlara Söz Geçirmek kitabı geldi. Okumaya çalışıcam, burdada paylaşırım okuduklarımdan...

       İpad'e ilgisi iyice arttı. Sadece oyun değil değişik özelliklerini keşfettikçe daha çok oynar oldu. Mesela satranç taşlarının oyunda yerini değiştirmeyi(tabikide biliçsizce) veya  fotoğraf çekmeyi, onların değişik renk, biçim ve formatları ile oynamayı çok seviyor. Can resimlere bakmayı da çok seviyor. Kendi küçüklük resmini falan gördüğündede onu kendi çocuğuymuş gibi seviyor. Neyseki izin verdiğim süre kadar kullanıyor şimdilik. Keşke hiç kullanmasa ama teknolojiden nereye kadar kaçabilecektikki...

       Hadi iyi geceler, yarın Can ile uzun, güzel ama yorucu bir gün beni bekler...