26 Ocak 2013 Cumartesi

        Tatilimiz başladı, Canla 2 hafta boyu birlikteyiz...Mutluyum onla zaman geçiricem doya doya...Mutsuzum bütün öğünlerde yedirmek için ben savaşıcam...Ve çok iyi biliyorumki okulda olduğumdan çok daha fazla yorulucam.Neyseki abilerimiz geliyor aydından.ve can onlarla oynarken beni unutuyor...ne yapmalı ozaman?Sık sık annemlere gidip can abileri ile oynarken nefes almalı...

      Eskisi gibi değil oyuncaklar çok uzun oyalamıyor televizyonuda çok sevmiyor, izlediği birkaç şey var sadece gerçi bende çok istemiyorum zaten, nerdeyse 1 yaşına kadar hiç izletmedik tv oda şimdilik çok haşır neşir olmayı sevmiyor Allahtan...Etkinlik bulmak lazım sürekli bir etkinlik. Çocuğumla evdeyim programından gördüğüm birkaç etkinliği yapmaya başladım bile...Gerçi yine yanında beni istiyor ama olsun değişik geldiği için bir süre oyalanıyor en azından...Tabaktan tabağa kaşıkla pirinç taşıdık, kutuya delik açık biriktirdiğimiz şişe kapaklarını attık, börülceleri soda şişesine doldurduk, elişi kağıtlarından trafik ışıklarını yaptık duvara astık(bunun canlandırmasını yapıyoruz birlikte çok hoşuna gidiyor), legolarımızı renklerine göre kaplara ayırdık...şimdilik aklıma gelenler bunlar... çalışmalarımız tatil boyu devam edicek...Yanlız bunları yapmayı düşünenlerin evinin düşündüklerinden daha fazla kirlenip her yerden piriç börülce gibi zerzevatları toplayacağını bilmesi gerekiyor :)

21 Ocak 2013 Pazartesi

Oyun Gurubu Nihayet Amacına Ulaştı...



          Can'a hamileliğim ve doğum sürecim bizim okula pek uğurlu geldiki arkadan bir sürü bebeğimiz oldu... Biz çok mutlu olduk çünkü kendiliğinden tanıdık bir arkadaş gurubu oluverdi Can'ın.Aslında can çok şanslı; sadece okuldan değil çok sevgili arkadaşım esra'nın oğlu Alp hemen peşimizden ve Komşucum ayça'da bizden 1 yıl  sonra Arasımızı getirdiler dünyaya...Böylece adamın daha hiç okula gitmeden ve henüz 2 yaşına bile gelmeden 10 tane arkadaşı oluverdiki bunlar hemen hemen kendi akranı...

        Bizde aynı okuldan 6 arkadaş bir oyun gurubu kuruverdik en büyüğü 1,5 yaşındaki çocuklarımıza...Can,Burak,Ozan,Derin,Erdem, Deniz ve bendeki günlere katılan Alp 15 günde bir toplaştık, onlarla eğlendik. ilk 5 toplantıda nerdeyse hiç birlikte oynamadılar, klasik benim senin kavgalarından başka pek dialogları yoktu.can yakalamaç oynamayı çok seviyordu ama onun kadar seri oynayan gurupta olmayınca sürekli bana sarıyordu, anne KALK, KOŞ... bu 2 kelimeden nefret etmeye başlamıştım koca yazın ardından... Ama neyseki artık grupta yakalamaç saklambaçi yatak odasına kadar sızıp yatağın üzerinde hop hop oyunlarından ortak keyif aldıklarını farkedip eyleniyorlar ve bu arada birazda olsa bizi unutuyorlar...:)bu süreç 5 ayı aldı, gelişimi tam olarak izledik...Gerçi onları izlemek çok keyifliydi...

    Herhalde oyun gurubunun toplandığı günler artık sadece çocuklara değil annelerinede keyif verecek...

19 Ocak 2013 Cumartesi

Alışveriş...

     Cumartesi sabahı bu hafta anneannemizin doğum günü olduğunu hatırlayınca apar topar agoranın yolunu tuttuk. Ona hediye seçmemiz gerekiyordu. Meger Can Bey'in alışveriş yapası varmış. Girdiğimiz dükkanlarda kendide bakıyor seçiyor küçük adam. Mesela LCW girdik ordan kendine bir kemer beğendi bana uzatmış ne dese beğenirsin? "Anne al öde" inanamadım..Kasaya sıraya girdi babası ile ödenmesini bekledi paketi alıp dükkandan çıktı, çıkar tak dedi, kemeri oracıkta taktık, kemer takılınca bir havalarda yan yan yürümeye başladı kı görmeliydiniz... Ordan Can ile ilk defa kitapçıya girdik, ve can kitap seçti, benim uzattıklarımı değil kendi seçip bunu bunu diyor... atakan serisinin kitaplarından aldık(o günden beri sadece atakan okunuyor , can atakan'ı çok sevdi, zira bu gün bizde kalan anneannesine sabah sabah 3 defa okutmuş aynı kitabı)...Ve Joker...kaçınılmaz son...Ama can Allahtan benim senin onun kavramlarını iyi öğrendi, yada şimdilik iyi biliyor, umarım bu değişmez. Bişeyi almak istediğinde onu alamayız bizim değil dükkandaki abi yada ablayı gösterip bu onun alamayız dediğimizde çok fazla uzatmıyor, şanslıyızki, ama genede sancılı bir süreç oluyorki o kadar da olsun diyor insan...
     Küçük bey alışverişini bitirdikten sonra tam olarak kudurdu, bizim işimiz için hiç bir mağazaya girmemizi istemedi, zavallı ahmet sürekli alışveriş merkezinde yakalamaç oynadı, yanlız başına işleri halletmeye çalışan benide sık sık arayıp, biz hiç gelmeseydik, evde otursaydık diye taciz etti...
    Agoradaki oyuncaklardan cesaretlenip Can'a muhallebi yetirdim biraz, yedi, çok mutlu oldum...Yemeseydi hemen eve dönmemiz gerekecekti çünkü. Ama yarım saat geçmedi can öksürdü öksürürken kusmaya başladı...insanların iğrençmişiz bakışları ve o stres altında tüm gün burnumdan geldi, Hazin  bir şekilde gün son buldu...Evimizin yolunu tuttuk :(

15 Ocak 2013 Salı

Can'ın akıbeti...

       Valla dün geceden sonra Can adına endişelerim dahada arttı.nihayetinde çocuk hala anne ve babasına muhtaç helede geceleri. ama ruh gibi bir anası babası var evladımın...Dün gece saat 2.30 gibi uyandım bide ne göreyim can bizim yatakta yanımızda.(o saate kadar hiç uyanmamış ve canın ağladığını farketmediğimi farkedip sızdığımı anladım) o sırada ahmette uyanmış yatak su olmuş diyor. Canın suluğu yan yatınca içinden sular sızmış ve bizim yatak ıslanmış. buraya kadar sorun yok taki sabah ahmetle konuşana kadar Can'ı ne zaman yatağa getirdiğini sorduğumda aldığım cevap karşısında dumur oldum. Muhterem kocam kendisinin değil benim getirdiğimi üstelik su verip sonrada suluğu yatakta bırakmamdan dolayı ıslandığını söyleyip sitem ediyordu oysa ben hiç kalkmamış ve aynılarını onun için düşünmüştüm. Hala durum muallak can yatağındaki korkuluklar nedeni ile hala kendi inip gelemez biliyoruz, kendi suyunuda mutfaktan alamaz zira boyu yetmez cücenin.Ama gel görki bunların hepsi bir şekilde olmuşşş ve yapanın faili meçhul.ikimizde o kadar robotlaşmışız ve yorulmuşuzki hiç bir şey hatırlamıyoruz...
         Can iyileşiyor arada ağrıları oluyor antibiyotiğimize devam ediyoruz. dün eve azıcık geç geldim yani babasından sonra ve bana sen git oynama bizle dedi. çok üzüldüm. gerçi 10 dakka geçmeden yanıma gelip "annem kucağına" diyip dakikalarca bana sarılıp öyle kucağımda durdu.Sanırım özlemiş ve bu yüzden sitem etmiş. Sonra epey oynadık beraberde sanırım affedildim.
        
Can artık gün içinde anneannesi benimle konuşurken telefonu alıp benimle konuşuyor eskiden konuşmak istemezdiki ben bununda bir çeşit tepki olduğunu düşünürdüm.Ama artık uzun uzun anlatıyor. yemeğimi yedim oynadım uyudum parka gidicem. Kuzum bana gününü anlatmaya başladı artık...

11 Ocak 2013 Cuma

Can hasta oldu...

              Can hasta oldu. hemde uzun sürdü bu sefer.Geçen hafta öksürükle başladı, terleyip soğumuştur diye telefonla doktoru arayı sadece öksürük şurubu verdik.Öyle geçti bikaç gün böyle öksürükle atlatıcaz dedik ama ardından burun akıntısı geldi, ve peşi sıra ateş. Can ateşlendimi benden başkasını istemiyor.Kucağımda kolidoru ileri geri gidip gelelim istiyor saatlerce. Zaten eğer bunu istemeye başladıysa ölç ateş 37.5 dur ve artacaktır. Hiç şaşmıyor bu tecrübe ile sabit:) NEyse ateş de 2 gün sürünce doktorla sürekli dialog halindeyiz zaten işgillendik. Çocuk mutsuz. Pepe izlemek istemiyor; kapat annem diyor. Yakalamaç, saklambaç, top yok başını dayamak istiyor sadece bana... Derken ateşinin çıkmaya başladığı ilk gece o işimizi çok kolaylaştıran saniyesinde ölçüm yapan kulaktan ateş ölçerimiz bozuldu. ama iyi oldu kulağına bakmış oldum onu deneyip dururken çocuğumun  ve kahverengi lekeler gördüm. Kirmidir nedir derken şüphelendik ve doktorumuz Şeref Beye biz yarın geliyoruz dedik. Meğer çocuğum orta kulak iltihabı olmuş ve iltihap patlayıp akmış... Çocuğum ne acılar çekmişte biz anlamamışız. Gerçi hiç kulağını tumadı, göstermedi bizde anlamadık :( antibiyotiğimize başladık, ateş hala devam geceler uzun ve zor, çok yorulduk ama geçicek... En can sıkıcı durumsa zaten iştahsız olan can bey hiç yemek istemiyor ve kusuyor. Annem sen otur ben senin kucağına yüzükoyun yatıp öyle uyuyayım diyor. anne kokusunun rahatlatıcı etkisine inanmaya başladım. çocuğun bende acıları azalıyor gibi sanki. Kuzum ve hasta olan bütün kuzulara Allah şifa versin...

                                             Gecenin saat 3'ü ateşin düşmesini bekliyoruz...

7 Ocak 2013 Pazartesi

Hafta sonu...


          Cumartesi günü doğumgünümdü... Ama tatsız zaten yorgun başladık güne gece uykusu sebebi ile birde sabah sınav görevine gidince öğleden sonra eve geldiğimde pestil gibiydim. can uyanmadan öğlen uykusundan bende yatayım diyordumki mayına bastım sanırım can uyandı :( neyseki babası ile oynarken biraz kestirebildim de kendime geldim yoksa ruh gibi gezmeye devam edecektim. Çicekci aydın'dan çok güzel çiçekler getirdi bana, çoook mutlu oldum uyanınca. Akşam yemeğe gitmekte bile kararsız kaldık çünkü can ateşlenir gibi oldu, neyse yakında bir yerlerde yiyelim dedik.Eve hemen döndük malum canın süt saati..ve ardından pasta merasimi.ee pasta olurda mumların efendisi can olmazmı, adam benden önde masada, üfle yak üfle yak derken kaç saat sürdü..üflediğimi bile hatırlamıyorum eee tabi dilekte dileyemedim o dalgınlıkla...

          PAzar daha kabustu! öksürüğüne burun akıntısıda eklenen iştahsız can iyce iştahsızlaştı. bense sabırların efendisi gibi oldum. o akıtıyor ben veriyorum saatlerce sürüyor bu böyle deli oldum deli. akşam sütüde çok zor içirdim, bir türlü yutturamadık ve kustu sonunda. bir daha içirdim onuda tuttu ne oyunlar yaptıysak ahmetle yutturamadık. salonu kaç tur koşturdum dalsında ağzındaki sütü yutsun diye ama yok adam yutmamak için yaptığım komikliklere gülmüyor bile ve sonuç 2.sütüde kustu. biz bütün akşam çamasır yıkayıp yer sildik. zaten yorgun başladığımızı haftasonundan yorgunluktan ölerek çıktık. anladımki çocuk çoook emek isteyen bişey. Herhalde annemi çok kızdırdım küçükken diye düşündüm yatarken "ettiklerimi çekiyor olsam gerek"

Bu aralar en güldüğümüz favori kelimesi canın: Bişeyin yerini sorduğumuzda çıkıyor

-Can arabaların nerde
- Odadadadalarda
(Ekler konusunda sıkıntımız var kaç tane ekleybilirse ekliyor kelimenin ardına)

Birde ne desek "peki" diyor pek bir kibar çocuğum.
bir yerin acıyor mu deyince "bişim yok" diyor.

Saat gecenin 04:23'ü Can ve annesinin dialogu

Can: annem su su annem
Fatoş: bekle sen getiriyorum
(Can suyu içer sanırısın alkol alıyor keyifle yudum yudum)
Can: Annem bi daha su bi daha bi daha
(Anne ikinci kez verir sonra uyu diye uyarır)
Aradan yarım saat geçer anne hala sallamaktadır...
Can: Arabam yok, arabam yok, odadadadalarda, annem arabamı ver
Fatoş:Dur getireyim(Çünkü bilirimki tutturacak)
Can: Bende anne bende

1 Ocak 2013 Salı

Bütün yıl böyle geçecek...

        Yılbaşı gecesi noel baba şapkasını oğluna bir kere takamayıp fotograf çekilmeyi beceremeyen kişiye fatoş denir. ay ne uğraştım ama yok nuh diyor peygamber demiyor beyimiz takmadı o kırmızı noel şapkasını. Artık kendi kararları var (saygı duyuyorz tabikide) Mesela evdeki en çirkin lacivert erkek çorabına hasta benim oğlum, değiştirince yada çıkarında kıyamet kopuyor.Allahtan zamanında o çoraptan 2-3 tane almışımda arada yıkıyoruz anlamıyor. Ondan sonra ne sevimli çoraplar aldım ama yok kan bağı var sanırsın çorapla. Neyseki üzerine başka çorap giydirmeme izin veriyor :)


          
      
         Her neyse yılbaşı gecesi komşularımızdaydık. Oraya gitmeden hediyelerimi açtık, resim çekilelim dedik aman Tanrım adam babamla çekilicem sadece diyor(Gecenin bir saati baban yanına geldiğinde Annem Annem gelsin demeyi biliyorsun ama) Neyse biraz duygu sömürüsü yaparak benimle fotograf çekimine ikna ettik cüceyi; tabikide şapkasız... Erkenden uyudu kuzucum o gece.yılbaşına nasıl girersen bütün yıl öyle geçer derler ya külliyen YALAN! zira gece 3'te evimize dönünce uyanıp uykusuzluktan ölen annesini süründürmek yoluyla bütün yılı uyuyarak geçmeyeceğini ispatladık... Ve yine sabah 70 dakka uğraşılıp yediremediğim kahvaltıyla 2013 yılımızın nasıl geçeceği ile ilgili tüyoları almış olduk Can Beyden...

Neyseki sağlıklı kuzucum tek tesellim o...